DARBE KALKIŞMASININ ANALİZİ (Mustafa Baygın)

DARBE KALKIŞMASININ ANALİZİ (Mustafa Baygın)

Darbe Kalkışmasının Analizi

Darbe kalkışmasına “Tiyatro” diyenlerin asıl söylemek istedikleri başka bir mana içeriyor olabilir mi diye bakıldığında ihtimal dâhili olduğu da gözükmektedir.

Darbenin kim tarafından yapıldığı, fiilen kalkışmada rol alanlara bakıldığında çok ve açık olarak FETÖ’nün işi olduğu görülmektedir.

Tabiri caizse, darbenin istihbarat tarafından öğrenilememiş olması garipsenirken, FETÖ örgütünün sempatizanları tarafından dahi bilindiği, yani ayağa düştüğü görülmektedir.

Darbe kalkışmasının dinginleşmeye başlaması, sakinlikle izlendiğinde, soru işaretlerine cevaplar aranırken, darbeciler eliyle bir taşla bir kaş kuş vurulmaya çalışıldığı ortaya çıkmaktadır. Yani çok açık ve net olarak bu kalkışma aynı zamanda bir manipülasyon gibi de durmaktadır.

Düşünelim mi, MİR TIR’ları, 17/25 Aralık kalkışması ve 15 Temmuz Darbe girişimi.

MİT tırları, Suriye propagandası üzerinde –askeri ve istihbarat, özellikle MİT açısından-senaryolaştırılmış olduğu, zaman geçtikçe çok net ortaya çıkmaya başladı. 17/25 Aralık’ta aslın da aynı yönde gelişmiş ekonomik boyutlu kalkışma. Şimdi de 15 Temmuz – TSK üniforması içine gizlenmiş- Askeri görünümlü Darbe kalkışması.

MİT ve TSK Üzerinden Manipülasyon

Dış güçler veya Üst Akıl Oyunları olmadan sadece FETÖ ile başarılacak bir durum değildir, her üç olayda.

“Kimin işine yarıyor” a baktığımızda, olayları analiz etmek daha kolaylaşabilir ve de netleşebilir.

TSK’nın emir komuta zinciri garantiye alınmadan, yapılmış plânlamanın zamanının değiştirilmesi, önceden Türkiye’nin istihbarat birimlerine haber sızdırılmayacak kadar titiz(!) yürütülecek ancak, son saatlerde iistihbari sızma(!) gerçekleşmiş olacak! …

ABD açısından bakıldığında, bu işten en çok kazana hiç kuşkusuz ki, ABD’dir.

Çünkü Suriye meselesi üzerinde ve ABD’nin PYD-YPG ittifakı nedeniyle, Türkiye – ABD dostluğu, müttefikliği zedelenmeye başlamış, kırılma yaşanacak hale gelmişti. Ancak ABD çok da umursamıyordu. Neden olsa Türkiye’nin Rusya – İran – İsrail – Mısır gerginliği var ve ABD dostluğu Türkiye tarafından çöpe atılabilecek durumda değildi. Bunu manipüle eden ABD, Türkiye’nin Rusya ve İsrail ilişkilerinin düzelmesinin alt yapısını hazırladı ve anlaşmaya giden yolu özel hazırlanmış asfalt ile kapladı ki, ulaşımı kolaylaştırdı.

MİT Tırları ile Türkiye’nin uluslararası güvenilirliğini sarsarak, Suriye üzerinden, teröre destek veren ülke(!) konuma getirilmesine zemin hazırladığı gibi, bu algıyı yerleştirdi ve DEAŞ üzerinden bunu dâhili FETÖ ve yazılı basını, harici olarakta dış basını aracılığı ile sürekli manipüle ederek, olayı dünya kamuoyunda sıcak tutmayı da başardı.

Türkiye’yi Ekonomik olarak, uluslararası güvenirliliğini tartışmaya açmak için de 17/25 Aralık operasyonu kullanıldı. Devamında Reza Zarrab’ın ABD’ye götürülmesi stepne olarak alıkonulması. Türkiye’nin hülle yaparak uluslararası ticaret anlaşmalarını ve ambargoyu ihlal ediyor algısı oluşturulması, bir başka cihetteki oyun idi.

Son Olarak 15 Temmuz Darbe Kalkışması.

Düşünebiliyor musunuz, TSK NATO’nun en büyük silahlı gücü ve özellikle 2016 yılı başlarında defâetle Türkiye’nin NATO ilişkileri sorgulanır hale getirilmiş hatta  Üyelikten çıkartılması dahi dillendirilmişti. Hatta asıl başlangıcı İsrail’in 30 Mayıs Mavi Marmara katliamının hemen akabinde başlatılan “Türkiye NATO’dan atılsın” tezviratları 2016’nın ilk günlerinde zirve yapmış ve basında, bir ABD Dışişleri yetkilisinin, “Avrupalılar bize Türkiye’yi NATO’dan çıkartalım dediler” açıklamasına yer verilmiştir. Daha da ileri gidilmiş, “Erdoğan’ın Türkiye’sini NATO’dan atma zamanı geldi” haberlerine(!) yer verilmiştir.

NATO üzerinden Türkiye yüklenmelerinde kiminin derdi, TSK’nın gücünün zayıflatılması, çoğunun derdi derdi ise Erdoğan’ın gitmesidir. Ancak TSK’nın gücünü kırmak isteyen Erdoğan’ın kalmasını da isteyendir.

İşte bu açıdan bakıldığında tüm yaşanalar ve son darbe kalkışması, Hem Erdoğan’ın dikkatini dağıtmak, hem TSK’nın itibarını zayıflatmak, hem MİT’in kendisi ile ilgili istihbarat toplamasında dahi zafiyetleri var demeye getirerek çayın taşı ile çayın kuşlarını avlamaya çalıştılar.

Genelkurmay Başkanı Akar’ın hafta sonu,  TSK büyük zarar gördü ve itibarı sarsıldı ifadesi de göstermiştir ki özellikle ABD ve istihbarat birimlerinin söylemek isteyipte söyleyemedikleri tanımlamaydı.

Darbe kalkışmasından itibaren tamamen içeriye dönen Türkiye, Suriye’de ne olup bittiğinden habersiz ve de en önemlisi ilgisiz bırakılmış olmadı mı?

Bu süreçte Suriye’de PKK devleti kuruldu mu, Fırat’ın doğusu-batısı ne oldu, güvenlik koridorunun akıbeti ne olacak?

Bunlara bakıldığında şunu diyebiliriz mi?

Türkiye’de 15 Temmuz Darbe kalkışması, aslında Türkiye’nin içinde yer almadığı bir Suriye’nin şekillendirildiği ve BOP’un rektifiye edildiği, arzulanan “SENARYO YAZILDI ve de SAHNELENDİ!” …

Bu cihetten bakıldığında FETÖ üzerinden söylettirilen 15 Temmuz Darbe girişimi Senaryo/Tiyatro mudur?

Anlayana:

“Mal derdinde kasap, Can derdinde koyun. Ne çirkin oyun, Ne berbat kafiye...!”  Orhon Murat ARIBURNU

MUSTAFA BAYGIN

SMMM, EMLAK MÜŞAVİRİ