Emekli aylıklarına haciz uygulaması

Emekli aylıklarına haciz uygulaması

Emekli aylıklarına haciz uygulaması

Bankaların özensiz kredi kartı dağıtması, herkesin cebinde en az beş-altı kredi kartı bulunması, teminat ve varlıklara bakılmaksızın yüksek limitler verilmesi, taksitler, kampanyalar, kart borçlarının ayrıca taksitlendirilmesi, vergi borçlarının dahi kredi kartı kuruluşlarınca taksitlendirilerek ödenmesinin sağlanması derken toplum gelirinden fazla harcamaya yönlendirildi ve neticede kart sahiplerinin büyük bölümü kredi kartı borçlusu haline getirildi. Kart borçlarının ödenememesinin en önemli sonuçlarından birisi de borçlu hakkında cebri takip yapılması ve malvarlığına yahut gelirlerine haciz konulmasıdır.

Bize de bu kapsamda gelen soruların önemli bir bölümü bu konuda olunca ve sorular içinde emekli aylıklarının haczedilip haczedilemeyeceği sorusu yoğunlaşınca, biz de bu yazımızda bu konuyu irdeleyelim istedik.

506 sayılı mülga Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 121. maddesinde ve 1479 sayılı mülga Bağ-Kur Kanunu'nun 67. maddesinde bu kurumlar tarafından bağlanan aylıkların bu kurumların alacakları ve nafaka borçları dışında haczedilemeyeceği yazılı olmasına rağmen uygulamada bu hükümler zor işlemekteydi.

Çünkü İcra ve İflas Kanunu (İİK) “Kısmen Haczi Caiz Olan Şeyler” başlıklı 83. maddesinde “maaşların, emekli maaşlarının, sigortalar veya emekli sandıkları tarafından tahsis edilen iratların, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurlarınca takdir edilen miktarı aşan kısmının haczedilebileceği “ hükme bağlanmıştı. İcra memurları da emekli maaşlarının haczine ilişkin talepleri İcra İflas Kanunu'na göre yerine getirmekteydiler.

Nihayet, 506 ve 1479 sayılı kanunların yerini alan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda (madde 93/1) bu konuda, “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri devir ve temlik edilemez, gelir, aylık ve ödenekler, Sosyal Güvelik Kurumu'nun alacakları ile nafaka borçları dışında haczedilemez” hükmü yer almıştır.

Bize göre 5510 sayılı Kanun'un, konumuz açısından İİK’ya nazaran hem özel kanun niteliğinde olması hem de sonraki kanun niteliğinde olması dolayısıyla, icra takiplerinde icra memurlarınca doğrudan nazara alınması gerekirken, bu yeni düzenlemenin uygulanmasında da pek çok sorunla karşılaşılmıştır.

5510 sayılı Kanun'un 93. madde düzenlemesi, icra hukukundaki ve hatta yargıda yerleşik anlayışın, “icra memurlarının evveliyetle İcra İflas Kanunu ile bağlı olduğu ve buna göre haciz taleplerini uygulamak zorunda oldukları, borçluların ise 5510 sayılı Kanun'un özetlediğimiz 93. maddesine dayanarak İcra Mahkemesi'ne şikâyet hakkına sahip oldukları ve haczi kaldırma yetkisinin İcra Mahkemesi'ne ait olduğu” şeklinde olması sebebiyle doğrudan uygulanamamıştır.

Bunun üzerine 28.2.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5838 sayılı Kanun'un 32. maddesi ile 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinin birinci fıkrasına “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine yönelik talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir” hükmü eklenmiştir.

Bu düzenlemeye göre emekli aylıklarının, Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan borçlar ve nafaka borçları dışındaki borçlar için haczi talep edildiğinde icra müdürlükleri bu talepleri yerine getirmemek, reddetmek zorundadırlar. İcra müdürleri söz konusu talepleri ancak, borçlu emeklinin hacze muvafakati varsa yerine getirebileceklerdir.

Böylece burada başka bir soru gündeme gelmiştir. Bu muvafakat acaba, emeklilere veya ücretlilere kredi kartı verilirken, emeklilik halinde geçerli olmak üzere, kredi kartı sözleşmesine hüküm konulmak suretiyle alınabilir mi? Bize göre kredi kartı sözleşmesi ile baştan verilecek bu tür muvafakatler, kişilerin özgür iradesine dayanmayacağından, bankalar veya kredi kartı kuruluşlarınca önceden hazırlanmış tip sözleşmeler içerisinde kişilerce zorunlu olarak kabul edilmiş olacağından geçerli olmayacaktır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin içtihatları da bu tip sözleşme hükümleri ile veya başka şekillerde icra takibinden önce verilmiş haciz muvafakatlerinin geçerli olmadığı yönündedir. Zaten İİK’nın “bu konuda önceden yapılacak sözleşmelerin geçerli olmadığına ilişkin 83/a maddesi de bu sonucu vermektedir.

Bu arada 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'un İİK’nın 83. maddesi doğrultusundaki 71. maddesinin de emekli maaşları açısından geçerliliği 5510 sayılı Kanun karşısında kalmamış olduğundan gözden geçirilmesi gerekmektedir. Hazır vergi düzenlemeleri de içermesi öngörülen bir torba kanun tasarısı hazırlanırken bu hususu da burada hatırlatalım. Çünkü vergi daireleri de zaman zaman doğrudan 6183 sayılı Kanun'a bakarak vergi borçları için emekli maaşlarına hacizler koymakta ve gereksiz pek çok ihtilafa yol açılmaktadır.

Dr. Bumin DOĞRUSÖZ



DÜNYA