"SAHTE FATURA" YI ÖNLEMENİN FORMÜLÜ

"SAHTE FATURA" YI ÖNLEMENİN FORMÜLÜ

Vergi Müfettişi Abdulmenaf Yakut, vergi mükelleflerinin baş belası SAHTE FATURA kullanımını ve vergi kaçağını önlemenin nasıl mümkün olacağını yazdı...

İşte Abdulmenaf Yakut'un kaleme aldığı yazı;

‘Akıllı Fatura Sistemi’yle Sahte Fatura Kullanımını ve Vergi Kaçağını Önlememiz Mümkün!

Bilindiği üzere, Türkiye’de, belli bir işletme bünyesinde gerçekleştirilen iktisadi faaliyetleri konu alan gelir ve kurumlar vergisi ile KDV ve ÖTV gibi belli başlı vergilerde ‘beyan esası’ geçerlidir.

Buna göre; ticari, sınai, zirai veya mesleki faaliyet icra eden vergi mükellefleri; söz konusu faaliyetlerden belli bir dönem içerisinde elde ettikleri kazancı ya da gerçekleştirdikleri vergili işlemlerin hacmini bağlı bulundukları belli periyotlarla vergi dairesine bildirirler. Mali İdarenin de, mükellef beyanlarını denetleme ve doğruluğunu sorgulama yetkisi vardır. Ancak, insan unsuruna dayanan söz konusu denetim yeterli olmaktan çok uzaktır.

Hiçbir mükellefiyet kaydı olmaksızın ekonomik faaliyet gerçekleştirenlerin yanında, vergi dairesi kaydı olmasına rağmen, gerçekleştirdikleri işlemlerin çok büyük bir kısmı için satış faturası düzenlemeyerek bu işlemeleri kayıt ve beyan dışı bırakan, satış faturası düzenlemek durumunda kaldıklarında ise, kullandıkları sahte belgelerle gider ve maliyetlerini haksız yere şişirerek vergi kaçıran kişi ve kurumların sayısı da hayli fazladır. Ülkedeki vergi inceleme oranı ise sadece % 3-5 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Öte yandan, bilindiği üzere; vergi uygulamasında işlemeler, yasalarda öngörülen fatura vb. belgelere yazılmak suretiyle kayda geçirilmiş oluyor. Vergi sistemimiz, mal ve hizmetlerin ilk üretiminden nihai tüketime konu edildikleri perakende aşamasına kadarki tedavül zincirinde (bu mal ve hizmetleri alıp vermek suretiyle) yer alan vergi mükellefleri arasında; birinin düzenlediği ‘hasılat belgesi’ni, diğerinin ‘gider belgesi’ olarak vergi matrahından indirmesine imkan tanıyarak ve böylece, aralarında (Hazine lehine işleyen) bir menfaat çatışması oluşturarak, işlemleri kayda geçirme fonksiyonuna sahip olan belgelerin düzenlenmesini teşvik ediyor/zorunlu kılıyor.

Satın aldıkları malı/hizmeti yine satacak olan vergi mükelleflerinin alış belgesi istememeleri kendi aleyhlerine olacaktır. Çünkü kendileri mal ve/veya hizmet satışında bulunurken, müşterilerinin kendilerinden belge istemeyeceklerinden emin olamazlar.

Müşterilerine satış belgesi düzenlemek durumunda kalacak vergi mükellefleri, kendi alışları sırasında belge almamışlarsa, hasılat faturalarındaki tutarlar, olduğu gibi, ‘vergi matrahı’ olarak karşılarına çıkacaktır. Yani, mevcut vergi sistemimizde, kendileri de mal tesliminde yada hizmet ifasında bulunan vergi mükelleflerini, alışlarına ait belgeleri isteme konusunda önemli bir teşvik edici/zorlayıcı unsurun bulunduğunu söyleyebiliriz.

Mal ve hizmetlerin nihai tüketicileri konumundaki kişilerin yaptıkları alış verişlerde fatura-fiş almalarını sağlayacak (teşvik edici yada zorlayıcı) herhangi bir mekanizma ise mevcut değildir. Halbuki, mal ve hizmetlerin, belgeli bir biçimde tedavül etmesini sağlayacak en kritik halka perakende aşamasıdır. Perakendeci, satış faturası düzenlemek zorunda kalmazsa eğer, o zaman, kendisi de toptancıdan alış belgesi istemeyecek ve belgesiz (yani kayıt dışı) alış veriş hareketi, bu noktadan geriye doğru ilerleyerek tüm aşamalara sirayet edecektir.

İktisadi hayatta cereyan eden ve devletin de vergiye tabi tutmak istediği mal ve hizmetlerin ilk üretimden nihai tüketim aşamasına kadarki tedavül zincirini belli uzunluktaki bir su borusuna benzetirsek eğer, bir ucu doğrudan nehirden beslenen bu borunun diğer ucuna, su akışını kontrol edecek doğru düzgün bir vana takılmadığı takdirde, nehirden boruya giren suyun hesabı ve kontrolünün yapılması mümkün olmayacaktır.

İktisadi işletmelerde gerçekleştirilen ve devletin vergi gelirlerinin nerdeyse tamamını teşkil eden gelir ve kurumlar vergisi ile KDV ve ÖTV gibi kazanç ve işlem vergilerinin (herhangi bir kayıp ve kaçağa uğramadan) toplanabilmesi, sağlam bir belge düzeninin varlığına bağlıdır. Bunun için de, vergi hukukumuzda öngörülen mevcut belge düzeninin, teknolojik altyapıyla da desteklenmek suretiyle, şimdikinden çok daha sağlam bir zemine oturtulması gerekmektedir.

Bu noktada biz, Mali İdare’ye, öncelikle; 213 s. VUK’da öngörülen fatura ve diğer belgelere basılan seri numaralarının belli bir standarda kavuşturulmasını ve bu esasa göre bastırılacak olan söz konusu belgelerin vergi mükelleflerince elektronik ortamda teker teker beyan edilmesi zorunluluğunun getirilmesini, böylece, bu belgelerin doğru beyan edilip edilmediklerinin kontrol edilmesini sağlayacak bir sistemin kurulmasını öneriyoruz.

Bu şekilde, hem sahte belge kullanımı önlenmiş olacak, hem de, mükelleflerin ve sıradan vatandaşların, alış verişlerinde belge almalarını zorunlu kılacak ya da teşvik edecek yaygın ve güvenli tedbirlere başvurma imkanı doğacaktır.

Belgelerin ‘hasılat’ ve ‘gider’ belgesi diye teker teker beyan edilmesini ve elektronik ortamında beyan edilecek bu belgelerin Gelir İdaresi Başkanlığı'nın merkezi bilgisayar sistemi tarafından bire bir karşıt incelemeye tabi tutulmasını öngören bu sisteme biz, ‘Akıllı Fatura Sistemi’ diyoruz.

Önerdiğimiz sistemin mahiyetini kısaca şu şekilde açıklayabiliriz:

1-Fatura vb. belge bastırmak isteyenler, bağlı bulundukları yerel vergi dairelerine müracaatla, hangi cinsten kaç adet belge bastırmak istediklerine dair taleplerini ilettiklerinde; yerel vergi daireleri, mükelleflerin TC veya vergi kimlik numaralarını baz alarak, merkezi sistemden alacakları seri numaraları, talepte bulunan mükelleflere tahsis edeceklerdir. Yani, yazarkasalarca fişlere basılacak olanlar da dahil, belgelerin seri numara tahsislerini, merkezi olarak, tüm Ülke’de silsile halinde takip edecek şekilde, İdare yapmalıdır.

2-Belge seri numaralarına ilişkin tahsis belgesini alacak olan mükellefler, aldıkları seri numaralarını kağıt yapraklara matbaada bastıracaklardır. Tahsis edilen seri numaraların yazarkasalara tanıtılmasını ise, yetkili servisler gerçekleştirecektir.

3-Bu sisteme geçişle birlikte mükellefler, birer aylık süre içerisindeki hasılatları için düzenlemiş olacakları ‘akıllı belge’leri, muhasebecileri aracılığıyla elektronik ortamda, ertesi ayın ilk 10 günü içersinde ‘hasılat beyanı’ diye, teker teker beyan edecek; aynı dönemdeki masraflarına ait belgeleri ise, yine teker teker olacak şekilde, ama hasılat beyanından sonraki 10 günlük süre içerisinde, ‘gider beyanı’ diye bildireceklerdir.

Mükellefler, sadece, düzenleyicileri tarafından, süresinde ‘hasılat’ olarak beyan edilmiş belgeleri vergi matrahlarından indirim konusu yapabileceklerdir. Sistem, önceden ‘hasılat’ olarak beyan edilmemiş 1 kuruşluk bir belgenin bile indirimine izin vermeyeceği için, mükellefler, sistemin kabul etmediği belgelerin düzenleyicilerini (yani kendilerine mal/hizmet satmış olan kişi veya firmaları) kendileri arayıp bulacak ve yakalarına yapışarak, sistemin reddettiği belgelerin hesabını ticari ve hukuki kurallar çerçevesinde sormak durumunda kalacaklardır.

Böylece, belgelerin düzenlenip beyan edilmesinin sağlanması yükü çok büyük ölçüde, Mali İdareden, söz konusu belgeleri alış-gider vesikası olarak kullanacak olan milyonlarca kişi ve firma arasında dağılmış olacaktır. Belgelerin çapraz denetimini ise, inceleme elemanları değil, şaşmaz ve kayırmaz bir çalışma prensibine sahip olan bilgisayar sistemi gerçekleştirecek; üstelik, belgelerin henüz beyan edildikleri sırada, yani geriye doğru ve iş işten geçtikten sonra değil...

4-Bütçe çeşidine bakılmaksızın, kamu parasıyla çalışan tüm kamu kurum ve kuruluşlarına da, satın aldıkları her türlü mal ve hizmetlere ait alış belgelerinin, ‘akıllı belge beyanı sistemi’ çerçevesinde, ‘gider beyanı dönemi’ içerisinde Maliye İdaresine bildirmeleri zorunluluğu getirilmelidir. Böylece, kamu kurumlarına mal/hizmet satan mükellefler, söz konusu belgeleri vergi uygulamasında ‘hasılat’ olarak beyan etmeye zorlanmış olacaklardır.

Belge düzeninin en zayıf halkası olduğunu söylediğimiz ‘perakende aşaması’nda, mal/hizmet satın alan en büyük müşteriler, her sene yaptıkları milyarlarca liralık alımlarıyla, kamu kurumları olduğu için; bu kurumlara, mal/hizmet alışlarına ilişkin belgeleri teker teker bildirme zorunluluğunun getirilmesi ile birlikte, perakende aşamasındaki kayıt dışılığın önlenmesinde çok önemli bir önlem alınmış olacaktır.

5-Akıllı belge sistemi çerçevesinde ‘hasılat’ olarak düzenlenip beyan edilmiş olan belgeler, her aynın 25. gününde, Milli Piyango İdaresi'nin işbirliğiyle yapılabilecek ve neticesinde, söz konusu belgelerin kullanıcılarına (yani, yaptıkları alışverişlerinde bu belgeleri alıp bir ay gibi kısa bir süre saklamış olanlara) belge almaya yetecek ölçüde teşvik ve tahrik edici yaygınlık ve yoğunlukta para ödüllerin dağıtılacağı bir çekilişe tabi tutulmalıdır. Böylece, nihai tüketiciler de, alışverişlerinde fatura-fiş almaları konusunda etkin bir biçimde teşvik edilmiş olacaktır.

Geçmişte kimi çevrelerce öneri olarak sunulmuş olan ‘kazı kazan’ gibi formüllerden çok daha etkili olabilecek kapasite ve mahiyette olduğunu düşündüğümüz ‘Akıllı Fatura Sistemi’nin Maliye Bakanlığı'nca uygulamaya konulması durumunda; bu sistemle, sadece perakende aşamada fatura-fiş alınması güçlü bir biçimde teşvik edilmekle kalmayacak; bunun yanında bir de, mükelleflerin sahte fatura kullanma imkânları da ortadan kalkacak ve dahası, kamu kurumlarında, sahte belgeler kullanılarak, gerçek dışı harcamalar yapılmış gibi işlem yapılıp kamu parasının çalınması da önlenebilecektir.

Abdulmenaf Yakut

Vergi Müfettişi

HÜRSES