Mükellefin Faturalarını Yazmak (Hakan Sayılıkan)

Mükellefin Faturalarını Yazmak (Hakan Sayılıkan)

“MÜKELLEFİN FATURALARINI YAZMAK”

Mali Müşavirlik hizmeti kapsamında meslek mensubunun yapabileceği işler 3568 sayılı kanunun

“ Mesleğin Konusu” başlıklı 2/A maddesinde belirtilmiştir:

 Muhasebecilik ve malî müşavirlik mesleğinin konusu:

Gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin;

a) Genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak.

b) Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, malî mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak.

c) Yukarıdaki bentte yazılı konularda, belgelerine dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, malî tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak.

Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin tanımını ve görevlerini belirten bu madde kapsamında

“mükellefin faturasını yazmak” gibi bir görevi olduğunu söylemek kanımca, mümkün değildir.Ancak “mükellef memnuniyeti” odaklı hizmet vermeye çalıştığımız için münferit de olsa meslek mensupları olarak mükellefin faturasını yazıyor ve hatta imzasını da atıyoruz.

Bu makalemde, mükellefin faturasını yazan meslek mensuplarını bekleyen sürpriz adli ve mali sorumlukların olabileceğini anlatmaya çalışacağım: 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229. Maddesinde faturanın tarifi“  Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” şeklinde yapılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 231/4. Maddesinde “ Faturaların baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya mezun olanların imzası bulunur.” cümlesi yer almaktadır.

(Konumuz olmamakla birlikte,  faturadaki imzanın kime ait olup olmadığı faturanın hukuki değerini de etkileyebilen önemli bir unsur olduğunu belirtmekte fayda vardır.)

Vergi Usul Kanununun bu iki maddesi,  faturanın düzenlenmesi ve imzalanması yükümlülüğünü ve sorumluluğunu tüccara yani mükellefin kendisine yüklemiştir.

Meslek Mensuplarının mükellefin faturasını yazması ve bunun sonucunda adli ve mali sorumlulukla karşılaşma durumu“ Meslek Mensubunun mükellefe ait faturayı fiilen yazması ve sonrasında yazdığı bu faturanın vergi incelemelerinde sahte belge veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kapsamında değerlendirilmesi durumunda” ortaya çıkmaktadır. 

VUK m.359/a-2’ye göre muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge, “Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge”şeklinde tanımlanmıştır. 

VUK m.359/b’ye göre sahte belge, “Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir. şeklinde tanımlanmıştır.

Meslek mensubunun fiilen yazdığı mükellefe faturasının vergi incelemelerinde VUK’ nun 359/a ve 359/b maddeleri kapsamında belirtilen niteliklerde değerlendirilmesi halinde, bu faturaların düzenlenmesi esnasında fiilen bulunduğu ve düzenlenmesine kasten katkıda bulunduğu iler sürülerek Meslek Mensubu hakkında hem adli ceza davası açılabilir hem de mali cezalar kesilebilir.

Sonuç itibariyle “ mükellef memnuniyeti” odaklı hizmet vereceğiz diye görevimiz olarak düşünüp yazdığımız mükellef faturalarının sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olarak değerlendirilmesinin sonuçları biz Meslek Mensuplarını pek de memnun etmeyebilir.

HAKAN SAYILIKAN

[email protected]