Vergi ile ilgili olarak son dönemde verilen bazı özelgeler

Vergi ile ilgili olarak son dönemde verilen bazı özelgeler







Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesi çerçevesinde, vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından tereddüt edilen konular hakkında Gelir İdaresi’nden açıklama (özelge) istenebilmektedir.

Özelge talepleri için başvurular, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunan illerde bu birimlere, bulunmayan illerde ise Defterdarlıklara yapılmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı merkezine doğrudan başvurma olanağı yoktur.

Özelge başvuruları, özelge talep formu ile yapılabilmekte, başvurulan birimler tarafından hazırlanan özelge taslağı GİB merkezine onay için gönderilmekte, onay süreci Özelge Komisyonu onayı ile sonuçlanmaktadır. Özelge Komisyonunca onaylanan özelgeler, otomasyon sistemi üzerinden yetkili birimlere aktarılmakta ve yetkili birimce imzalanarak özelge talep eden mükellefe gönderilmektedir.

Onaylanan özelgeler Gelir İdaresi’nin bütün yetkili birimlerinin görebildikleri bir havuza atılmakta ve özelge havuzunda örneği oluşan özelgeler için merkeze tekrar onaya gönderilmemektedir.



Gelir İdaresi’nce verilen özelgelerden özelliği olması nedeniyle seçilmiş olan bir kısmı zaman zaman Vergi Bültenleri’ne konu edilmektedir.

Son zamanlarda verilen özelgelerden önemli bazılarının özeti aşağıda yer almaktadır. 

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

Taşınmaz alımında şifahi taahhütlere istinaden yapılan ilave ödemeler kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir mi?

(17.01.2014 tarih ve 17 sayılı özelge)

Şirketler tarafından arazileri karşılıklı anlaşma yoluyla satın alınan kişilere, satın alma işlemleri sırasında bulunulan şifahi taahhütlere istinaden daha sonraki tarihlerde rızaen yapılacak ilave ödemeler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1-3 maddesi kapsamında mukavelenameye veya ilama istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminat olarak değerlendirilemeyeceğinden, ayrıca Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddelerinde belirtilen diğer giderler arasında yer almadığından kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Öte yandan, maden ruhsat alanı içerisindeki taşınmazların iktisap edilmesi veya değerinin artırılması için yapılan giderlerle bunların ilk iktisabından sonra satın alma bedelinde meydana gelen gerçek artışların, tevsik edici belgelere (fatura, fatura yerine geçen vesikalar gibi) dayandırılması kaydıyla madenin maliyet bedeline eklenmesi gerekmektedir.

Kiralanan akaryakıt istasyonunun inşa ve tadilatına karşılık 10 yıllık protokol çerçevesinde yapılan harcamalar için alınan inkişaf/yatırım bedeli ile bu bedele istinaden yapılan harcamalar kurum kazancının tespitinde hangi dönemde dikkate alınmalıdır?

(07.04.2014 tarih ve 99 sayılı özelge)

Alınan inkişaf/yatırım bedelinin tahakkuk ettiği dönem ticari kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer yandan, söz konusu inkişaf/yatırım bedeli kullanılarak yapılan harcamaların vergi uygulamaları açısından gider niteliği taşıması halinde yapıldığı dönemde; bu harcamaların amortismana tabi iktisadi kıymet edinimine yönelik olması halinde ise söz konusu iktisadi kıymetler için Maliye Bakanlığı’nca tespit edilen faydalı ömürler dikkate alınarak hesaplanan amortisman tutarlarının ilgili oldukları dönemde kurum kazancından indirim konusu yapılması gerekir.

Sipariş edilen ancak yatırımdan vazgeçilmesi sebebiyle gümrükte bekletilen gemi makinesinin satışından doğacak zarar kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir mi?

(07.04.2014 tarih ve 748 sayılı özelge)

Yapılması düşünülen gemi projesi kapsamında siparişi verilen gemi ana makinesinin projeden vazgeçilmesi sebebiyle ithalat tamamlanmadan satışı halinde; ticari mallar hesabında takip edilen söz konusu gemi ana makinesinin satışından doğan hâsılatın gelir olarak, bu sipariş için ödenen tutarın ise maliyet bedeli olarak kayıtlara alınması gerekmektedir. Satışın gerçekleştirildiği hesap döneminde zarar oluşması durumunda ise, bu zararın Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesi hükümleri çerçevesinde geçmiş yıl zararı olarak sonraki dönem matrahlarından indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Promosyon harcamaları kurum kazancının tespitinde gider yazılabilir mi?

(04.04.2014 tarih ve 8 sayılı özelge)

Para puan uygulaması sonucu müşterilere yapılan akaryakıt teslimlerinin Şirket tarafından karşılanan kısmının pazarlama ve satış gideri olarak kabul edilerek Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Yılsonu indirimi olarak bedelsiz alınan ticari mallar dönem safi kazancıyla nasıl ilişkilendirilir?

(03.04.2014 tarih ve 734 sayılı özelge)

2012 yılı için bayilik anlaşması yapılan firmadan anlaşma gereği sene sonu indirimi olarak alınan malların Şirket’in ticari faaliyetleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup, söz konusu malların Kurumlar Vergisi Kanunu ile Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ilişkin hükümlerine göre emsal bedelleri ile stoklara girdiği tarihte bu bedel üzerinden gelir hesabına kaydedilerek ilgili yılın safi kurum kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınması gerekir.

Diğer yandan, 2012 yılı sene sonu indirimi olarak bedelsiz alınan söz konusu malların 2013 yılında satılması halinde; malların stoklara kaydedilen bedeli ile satış bedeli arasındaki farkın ilgili dönemin geliri olarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Şirketin aktifinde 2 yıldan az süreyle kayıtlı bulunan iştirak hissesinin satışından doğan zarar ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilir mi?

(03.04.2014 tarih ve 323 sayılı özelge)

Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesi birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca; 2 yıldan az süreyle şirket aktifinde yer alan iştirak hisselerinin satışı durumunda istisnadan yararlanılması mümkün bulunmadığından, söz konusu iştirak hisselerinin satışından doğan zararın tamamının ilgili dönem kurum kazancının tespitinde indirim unsuru olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Yabancı deniz ulaştırma kurumları tarafından gerçekleştirilen ek hizmetler hangi esaslara göre vergilendirilir?

(03.04.2014 tarih ve 159 sayılı özelge)

Yabancı deniz ulaştırma kurumları tarafından “deniz taşımacılığı” hariç olmak üzere Türkiye içinde gerek yükleme limanına kadar sunulan taşıma hizmeti gerekse söz konusu deniz taşıma işinden bağımsız olarak sunulabilen yükleme ve tahliye gibi hizmetler anılan bu Kanun’un 23’üncü maddesi kapsamında değerlendirilemeyecektir. Dolayısıyla, bu faaliyetlere ait hasılatın ayrı olarak tespit edilerek genel hükümler çerçevesinde kurumlar vergisine tabi tutulması ve ana merkeze aktarılan tutarlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu 30’uncu maddesinin 6’ncı fıkrası uyarınca %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

İki ayrı yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazançlara uygulanacak indirimli kurumlar vergisi nasıl hesaplanır? Bu konuda nelere dikkat edilmelidir?

(03.04.2014 tarih ve 91 sayılı özelge)

Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımdan elde edilen kazanca teşvik belgesinde yer alan vergi indirim oranı dikkate alınarak indirimli kurumlar vergisi uygulanması esastır. İki teşvik belgesine sahip bir şirketin, belgelerden herhangi birisinin kapsamında elde edilen kazancın, indirimli kurumlar vergisi uygulamasında "diğer faaliyetlerden elde edilen kazanç" olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

Dönem safi kurum kazancının, iki ayrı yatırım teşvik belgesi kapsamında bir hesap döneminde elde edilen toplam kazançtan düşük olması halinde, her iki yatırım teşvik belgesi kapsamında ayrı ayrı elde edilen kazancın bu yatırımlardan elde edilen toplam kazanca oranının safi kurum kazancına uygulanması suretiyle, bu teşvik belgelerinde yer alan indirim oranlarına göre indirimli kurumlar vergisi uygulanması gerekir.

Teşvik belgelerinde biri kapsamındaki yatırımın kısmen faaliyete geçmiş olması halinde, gerek işletilen kısımdan elde edilen kazanca gerekse diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkündür.

Şirket adına düzenlenmiş birden fazla yatırım teşvik belgeniz bulunması halinde, indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecek diğer faaliyetlerden elde edilen kazancın yetersiz olması durumunda hangi teşvik belgesine öncelik verileceği serbestçe belirlenebilir.

"Yatırım dönemi" ifadesinden, yatırıma fiilen başlanıldığı tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin başından tamamlama vizesi yapılması amacıyla Ekonomi Bakanlığına müracaat tarihini içeren geçici vergilendirme döneminin son gününe kadar olan sürenin anlaşılması gerekir. Yatırımın fiilen tamamlandığı tarihin, tamamlama vizesinin yapılmasına ilişkin olarak Ekonomi Bakanlığına müracaat tarihinden önceki bir geçici vergilendirme dönemine isabet etmesi halinde ise yatırımın fiilen tamamlandığı tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin son gününün dikkate alınması gerekmektedir.

Yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırımlar dolayısıyla hak kazanılan yatırıma katkı tutarlarının, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak matrah oluşmaması halinde sonraki döneme devretmesi mümkündür. Bu nedenle, bir yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımda yer alan makine ve teçhizatın başka bir yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımın bir parçası haline gelmesi durumunda herhangi bir hak kaybı olmayacaktır.

Ancak, bu şekilde bir yatırımın başka bir yatırımın parçası haline gelmesi durumunda ayrı yatırım teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazançların ayrı ayrı tespit edilmesi gerekmektedir. Bunun mümkün olmaması halinde ise yatırım teşvik belgesi kapsamındaki sabit kıymetlerin bu yatırımlar içindeki oranları dikkate alınarak ilgili teşvik belgesinde yer alan vergi indirim oranına göre indirimli kurumlar vergisi uygulanacaktır.

Yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanabilir mi?

(02.04.2014 tarih ve 30 sayılı özelge)

Yatırım devam ederken, toplam yatırım tutarı olan 600.000.000 TL ile yatırıma katkı oranının (% 40) çarpılması suretiyle bulunacak toplam yatırıma katkı tutarının (600.000.000 x % 40 = 240.000.000 TL) yarısını (120.000.000 TL) geçmemek ve fiilen gerçekleştirilen yatırım harcamasını (100.000.000 TL) aşmamak üzere, yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazancın en fazla (100.000.000 / 0,16) 625.000.000 TL’lik kısmına indirimli kurumlar vergisi uygulanabilir.

İki ayrı yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazançlara uygulanacak indirimli kurumlar vergisi nasıl hesaplanır?

(14.04.2014 tarih ve 10 sayılı özelge)

İndirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazançların ayrı hesaplarda takip edilmesi gerekmektedir. Ancak, kazancın ayrı olarak takibine imkan bulunmayan hallerde indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanacağı kazanç, yapılan yatırım tutarının dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.

İndirimli kurumlar vergisi hesaplanarak yatırım döneminde %50’si diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara kullanılabilir mi?

(09.04.2014 tarih ve 27 sayılı özelge)

Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırım devam ederken diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara 15.06.2012 tarih ve 2012/3305 sayılı BKK’nın 15’inci maddesi beşinci fıkrası dikkate alınarak indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.

İndirimli kurumlar vergisi kapsamında yapılan yatırımlar dolayısıyla hak kazanılan yatırıma katkı tutarından birden fazla yılda yararlanılabilir mi?

(09.04.2014 tarih ve 5 sayılı özelge)

Yapılan yatırımlar dolayısıyla hak kazanılan yatırıma katkı tutarından birden fazla yılda yararlanılması halinde, indirimli oran uygulanacak kazanç, gerçekleştirilen kısmi yatırım tutarının her bir dönem sonu itibarıyla Şirket aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.

Öte yandan, hak kazanılan yatırıma katkı tutarının izleyen yıllara değerleme yapılarak devri hususunda mevzuatımızda herhangi bir hüküm bulunmadığından, yatırım teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar dolayısıyla hak kazanılan ancak kazanç yetersizliği nedeniyle ilgili yılda kullanılamayan yatırıma katkı tutarının herhangi bir değerlemeye tabi tutulmaksızın takip eden yıllara aktarılması gerekmektedir.

Franchise sözleşmesi kapsamında royalti, pazarlama ve rezervasyon şeklinde çeşitli hizmetler karşılığında yapılan ödemelerde kurumlar vergisi tevkifatı uygulanmalı mıdır?

(26.03.2014 tarih ve 70 sayılı özelge)

“Franchise Sözleşmesi” kapsamında royalti, pazarlama ve rezervasyon şeklinde çeşitli hizmetler karşılığında bazı ödemelerde bulunulması, sözleşmenin temel niteliğinin gayri maddi hak kiralaması olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bu durumda, otelin isim hakkını kullandıran Şirket ile isim hakkını kiralayan Şirket’in arasındaki anlaşmanın bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, isim hakkı (franchise) sözleşmesi çerçevesinde farklı adlar altında yapılan ödemelerin de yurtdışındaki kurumun Türkiye’den elde ettiği gayrimaddi hak bedeli olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

2. Gelir Vergisi Kanunu

Yıllara sari inşaat ve onarım işinde işin başlangıç tarihi nasıl tespit edilir?

(11.04.2014 tarih ve 368 sayılı özelge)

Ekim ayında yapılan yer teslimi ile başladığının kabul edilmesi gereken taahhüt konusu işin, sözleşmeye göre 300 takvim günü içinde bitirileceğinin öngörülmesi nedeniyle, Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’nci maddesi gereğince yıllara sari inşaat ve onarma işi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

5811 sayılı Kanun kapsamında sermayeye ilave edilen tutarın ortaklara dağıtılmasında gelir vergisi tevkifatı hesaplanmalı mıdır?

(08.04.2014 tarih ve 834 sayılı özelge)

5811 sayılı Kanun kapsamında beyan edilerek pasifte açılan özel bir fon hesabına alınan ve 6 ay içerisinde sermayeye eklenen tutarlar, ticari kazancın bir unsuru olmayıp sermayenin cüz'ü sayıldığından, şirket ortaklarına dağıtılması halinde bu tutarlar üzerinden vergi hesaplanmaması ve vergi kesintisine tabi tutulmaması gerekmektedir.

Limited şirket pay senetlerinin satışından elde edilecek kazanç Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80/1 maddesi kapsamında değerlendirilebilir mi?

(14.04.2014 tarih ve 906 sayılı özelge)

Limited şirket payları anılan maddenin uygulamasında menkul kıymet olarak kabul edilemeyeceğinden, limited şirket ortakları pay senetleri satışının Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80’inci maddesi 1’inci fıkrası (1) numaralı bendinin uygulamasında hisse senedi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, söz konusu pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların, aynı maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

3. Katma Değer Vergisi Kanunu

Yılsonu indirimi olarak yapılan bedelsiz ticari mal teslimleri KDV’nin konusuna girer mi?

(03.04.2014 tarih ve 734 sayılı özelge)

Belirli bir dönem sonunda veya bir ciro aşıldığında ayrı bir fatura düzenlenip düzenlenmediğine bakılmaksızın 50 seri no.lu KDV Genel Tebliği’ndeki usullere uygun biçimde bedelsiz olarak teslim edilen malların ayni ıskonto olarak değerlendirilmesi ve söz konusu teslimler için KDV hesaplanmaması gerekmektedir.

4. Vergi Usul Kanunu

Taşınmaz alımında şifahi taahhütlere istinaden yapılan ilave ödemeler alımı yapılan taşınmazın maliyet bedeline mi eklenmelidir?

(17.01.2014 tarih ve 17 sayılı özelge)

İşletme sebebiyle içindeki cevherin azalmasından dolayı maddi değerini kaybeden madenlerin veya kum, çakıl, kil gibi maddelerin çıkarılacağı arsa veya arazinin satın alınması halinde arsa veya arazi bedeli de madenin maliyet bedeli içinde yer alır ve madenlerde amortisman hükümlerine göre amortismana tabi tutulur.

Bu nedenle, maden ruhsat alanı içerisindeki taşınmazların iktisap edilmesi veya değerinin artırılması için yapılan giderlerle bunların ilk iktisabından sonra satın alma bedelinde meydana gelen gerçek artışların, tevsik edici belgelere (fatura, fatura yerine geçen vesikalar gibi) dayandırılması kaydıyla madenin maliyet bedeline eklenmesi gerekmektedir.

Tahsil edilemeyen hasılata nasıl karşılık ayrılır?

(11.04.2014 tarih ve 864 sayılı özelge)

Personelin çalıştığı şirketi dolandırması neticesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idamesinden kaynaklanan bir alacaktan söz edilemeyeceğinden, şüpheli alacak karşılığı ayrılması ve gider yazılması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, anılan personel tarafından sahte kaşe vb. yollarla Şirket’ten çekilen mallara ilişkin olarak kurum kazancına dahil edilen satış bedeli ile KDV tutarının “Personelden Alacaklar” hesabında kaydedilmek suretiyle anılan şahıstan tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir.

Şirket ortağının şirketten alacağından vazgeçmesi ile özel fona alınan borç hangi yılın zararından indirim konusu yapılabilir?

(07.04.2014 tarih ve 175 sayılı özelge)

Borcun ticari işlemlerden kaynaklanan bir borç niteliği taşıması ve Şirket’in iflas veya mali zorluk nedeniyle borçlarını ödemeyecek duruma gelmiş olması halinde Aralık 2011 tarihinde vazgeçilen alacak için karşılık ayrılması mümkün olup, Şirket tarafından özel karşılık hesabına alınan tutarların 2011-2012-2013 hesap dönemine ait zararlara mahsup edilmesi, zararla itfa edilemeyen özel karşılık tutarlarının ise üçüncü yılın sonunda (2013) kar hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

5. Diğer Vergi Kanunları

Finansal Kiralama firmasından temlik alınan alacağın teminatı olan gayrimenkullerin icrada satışı sırasında düzenlenecek kâğıtlardan damga vergisi ile tapuda yapılan satış işleminden tapu harcı aranılır mı?

(02.04.2014 tarih ve 724 sayılı özelge)

Temlik alınan alacağın teminatı olan gayrimenkullerin, icrada satışı sırasında düzenlenecek kâğıtların finansal kiralama sözleşmeleri kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, icrada yapılacak satış işlemi nedeniyle düzenlenecek kâğıtların damga vergisinden, tapuda yapılacak işlemlerin harçtan istisna tutulması mümkün değildir.

Kredinin teminatına ilişkin düzenlenen maden ipotek sözleşmesi ile ilgili yapılacak işlemlerde harç istisnası var mıdır?

(11.04.2014 tarih ve 52 sayılı özelge)

Bankalar lehine verilecek maden ipoteği ve diğer teminatlara ilişkin işlemler, kredi borçlusu ile kredi alacaklısı arasında doğrudan gerçekleşen işlemler niteliğinde değerlendirilemeyeceğinden harçtan istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır.

Sovtaj geliri BSMV’ye tabi midir?

(28.03.2014 tarih ve 35009 sayılı özelge)

Hasarlı veya pert olan araca ilişkin olarak sigorta şirketleri tarafından tazmin edilecek tutar, hasarlı veya pert olan aracın rayiç bedeli ile hurda bedeli arasındaki farka göre tespit edildiğinden, bir başka anlatımla sigorta şirketlerinin ödemesi gereken tutar (rayiç bedel), sovtaj geliri kadar azaldığından, sovtaj geliri kadar sigorta şirketleri lehine bir tutar oluşmaktadır.

Bu durumda, hasarlı veya pert olan malın bizzat veya vekâlet usulüyle sigorta şirketlerince satıldığı durumlarda, sigorta şirketleri lehine oluşan sovtaj gelirleri üzerinden genel hükümler çerçevesinde BSMV hesaplanması gerekmektedir.

Foreks işlemlerinde BSMV matrahı nasıl hesaplanır?

(17.03.2014 tarih ve 580 sayılı özelge)

Foreks işlemlerini esas iştigal konusu olarak yapan yetkili kuruluşlar banker kapsamında BSMV mükellefi olup, piyasa yapıcılığı faaliyetini yürüten Şirketlerin foreks işlemleri dolayısıyla lehe aldığı paralar BSMV’nin matrahını oluşturmaktadır.

BSMV uygulamasında her işlemin tek başına bağımsız olarak dikkate alınıp o işlem sonucu lehe alınan paranın vergilendirilmesi esastır. Dolayısıyla vergiye tabi matrah hesaplanırken bir işlemden elde edilen gelirden, başka bir işlemden elde edilen zarar düşülememektedir.

Bu durumda, elektronik ortamda foreks işlemlerinde; fiili veya hareketli ağırlıklı ortalama maliyet hesaplama yöntemleri işletmeler tarafından düzenlenecek mali tablo ve raporların hazırlanmasında kullanılacak olan muhasebe uygulamalarından olup, BSMV matrahının belirlenmesine herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

Taşınmaz alımında şifahi taahhütlere istinaden yapılan ilave ödemelerde tapu harcı aranılır mı?

(17.01.2014 tarih ve 17 sayılı özelge)

Daha önce sahipleriyle karşılıklı mutabakat sonucunda alım satım bedelleri tespit edilerek satın alınan taşınmazların tapu tescil işlemleri tamamlanmış olduğundan, şifahen yapılan taahhüt üzerine daha sonra rızaen yapılan ödemelerle ilgili olarak tapu harcı aranılmaması gerekmektedir.

Ancak, beyan edilen devir ve iktisap bedelinin işlemin yapıldığı anda belli olmasına rağmen gerçek durumu yansıtmayan beyanda bulunulduğunun tespit edilmesi halinde aradaki fark için 492 sayılı Kanun’un 63/4 maddesine göre gerekli işlemler yapılır.

Taşınmaz alımında şifahi taahhütlere istinaden yapılan ilave ödemeler üzerinden Veraset ve İntikal Vergisi hesaplanmalı mıdır?

(17.01.2014 tarih ve 17 sayılı özelge)

Şirket’in işletmekte olduğu maden sahası içerisinde kalan ve karşılıklı anlaşma yoluyla satın aldığı araziler nedeniyle sözlü taahhüde istinaden yaptığı ödemeler bir ivaz karşılığında olduğundan, yapılan bu ödemeler nedeniyle ilgililerden veraset ve intikal vergisinin aranılmaması gerekmektedir.

Limited şirketin nev’i değiştirerek, A.Ş.’ne dönüşmesine ilişkin tapuda yapılacak işlemlerden tapu harcı aranılır mı?

(27.02.2014 tarih ve 95 sayılı özelge)

Şirket’in nev'i değiştirerek anonim şirkete dönüştürülmesi ile ilgili olarak tapuda yapılacak işlemlerin harçtan müstesna tutulması gerekmektedir.

Bankanın aktifine kayıtlı taşınmazların satışında BSMV istisnası uygulanır mı?

(19.11.2013 tarih ve 1207 sayılı özelge)

Gayrimenkul satış işleminin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde yer alan şartları taşıması halinde, bu işlem dolayısıyla lehe alınan paraların tamamına satışın yapıldığı tarih itibariyle BSMV istisnası uygulanması gerekmektedir.

 

 



Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.



Saygılarımızla,

YMM Recep Bıyık