VERGİ VE CEZADA TARHİYAT SONRASI UZLAŞMA

VERGİ VE CEZADA TARHİYAT SONRASI UZLAŞMA

 İDARİ BİR ÇÖZÜM YOLU: TARHİYAT SONRASI UZLAŞMA  - 20.05.2015

1-GİRİŞ 

Vergi hukukumuzda yer alan uzlaşma kavramı: “mükelleflerin adlarına yapılan tarhiyatı yargıya intikal ettirmeden önce, vergi idaresi ile tahakkuk edecek vergi ve ceza hususunda anlaşmak için başvurabilecekleri idari bir çözüm yolu” tanımlanmıştır (GİB, 2007:7).   

İdare açısından kamu alacağının kısa sürede tahsilini, mükellef açısından ise mükellefin yargı sürecinde katlanacağı maliyetleri ve bürokratik işlemleri ortadan kaldırmayı amaçlayan uzlaşma müessesesi;  Türk vergi sisteminde, tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma olmak üzere iki şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.

Bu çalışmada, ilgili yasal düzenlemeler ekseninde; konu, kapsam, süreç ve sonuç olarak tarhiyat sonrası uzlaşma müessesesi ele alınacaktır. 

2-TARHİYAT SONRASI UZLAŞMANIN YASAL DAYANAĞI 

Tarhiyat sonrası uzlaşma, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 1, 6, 7, 8, 9, 12’ inci maddelerinde düzenlenmiştir.

Söz konusu madde hükümlerinde; ‘uzlaşmanın konusu, kapsamı, komisyonlar ve şekli’, ‘uzlaşma komisyonu muamelelerinin kesinliği’, ‘uzlaşma ve vergi mahkemesinde dava açma’, ‘ödeme’, ‘uzlaşma ve cezalarda indirme’ ve ‘ücretlilere vergi iadesinde uzlaşma’ konularına yer verilmiştir.

Ayrıca tarhiyat sonrası uzlaşmaya ilişkin olarak, 03.02.1999 tarih ve 23600 sayılı ‘Uzlaşma Yönetmeliği’ yayınlanmış ve söz konusu yönetmelik 01.01.1999 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir.

3-TARHİYAT SONRASI UZLAŞMANIN KONUSU VE KAPSAMI 

Verginin tarh edilmesi ve cezanın kesilmesinden sonra başvurulabilecek bir yol olan tarhiyat sonrası uzlaşmanın kapsamına vergi daireleri tarafından mükellef adına ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vergi dairelerinin tarha yetkili olduğu bütün vergi, resim ve harçlar ile bunlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezaları girmektedir.

Fakat usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ile kaçakçılık suç ve cezalarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda kesilecek ceza tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamında yer almamaktadır.

Diğer taraftan, ‘mükellefler tarafından yasal süresinden sonra verilen beyannameler ile Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre pişmanlık talepli olarak kabul edilen ancak şartların ihlali nedeniyle kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak işleme tabi tutulan beyannameler üzerinden tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezaları’ uzlaşma kapsamında yer almıştır (GİB,2007:17).

4-TARHİYAT SONRASI UZLAŞMA SÜRECİ 

23600 sayılı Uzlaşma Yönetmeliğinin 7. maddesine göre, uzlaşma talebinde bulunmaya yetkili olanlar; ‘mükellef’, ‘noterden alınmış vekaletnameye dayanarak vekili’, ‘tüzel kişiler, küçükler ve kısıtlılarda ise bunların kanuni temsilcileri’ olarak belirtilmiştir.

Söz konusu yönetmeliğinin 7. ve 9. maddelerine göre uzlaşma talebi, vergi/ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içindeyetkili uzlaşma komisyonuna veya mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine dilekçe ile yapılacaktır. Ayrıca bu dilekçenin taahhütlü posta ile gönderilmesi de mümkündür.

Uzlaşma komisyonlarına verilen veya posta ile taahhütlü olarak gönderilen uzlaşma dilekçeleri, Uzlaşma Yönetmeliğinin 10. maddesine göre; ‘talebin uygun şekilde ve süresi içinde yapılıp yapılmadığı ve uzlaşmanın komisyonun yetkisi dahilinde olup olmadığı’ yönünden incelenecek ve olumsuz bir durumun tespiti halinde talep reddedilecektir.

Fakat bahse konu inceleme sırasında, uzlaşma talebinin komisyonun yetkisi dışında bulunduğunun tespiti halinde; söz konusu uzlaşma talebi yetkili uzlaşma komisyonuna intikal ettirilmektedir.

Diğer taraftan talebin şekil ve usul yönünden reddi halinde, henüz 30 günlük uzlaşma talebinde bulunma süresi geçmemiş ise red yazısının mükellefe tebliğ edilmiş olması koşuluyla mükellefin, var olan aykırılığı gidererek ikinci bir başvuruda bulunma (uzlaşma talebini yenileme) hakkı söz konusudur.

Aynı şekilde mükellef, red kararının kendisine tebliğ edildiği tarihte uzlaşma talebinden vazgeçerek uzlaşma başvurusuna konu ettiği vergi ve vergi ziyaı cezasına karşı yargı yoluna başvurabilme hakkına sahiptir ya da mükellef, vergi  ziyaı  cezası  için  cezalarda  indirim hakkından yararlanabilir.

Ön inceleme sırasında uzlaşma talebinin geçerli olduğunun anlaşılması üzerine uzlaşmaya davet yazısı düzenlenerek, uzlaşma görüşmesine katılmak üzere mükellef veya vekiline çağrıda bulunulur. Görüşmenin tarihi, yeri ve saati, görüşmelere bizzat katılınması veya resmi vekalete sahip vekilin bulundurulması hususlarını içeren bu davetiye yazısı; görüşme tarihinden en az 15 gün önce mükellefe tebliğ edilir. Mükellefin istemesi halinde 15 günlük süreye bağlı kalınmadan daha önceki bir tarih de, uzlaşma günü olarak belirlenebilir (GİB,2007:19-20).

Uzlaşma Yönetmeliğinin 10. maddesine göre: mükellefin veya resmi vekâletini haiz vekilinin uzlaşma davetiyesinde belirtilen yer, tarih ve saatte toplantıya katılması halinde uzlaşma görüşmelerine başlanır. Yapılan görüşme sonucunda uzlaşma sağlandığı takdirde uzlaşma komisyonu durumu üç nüsha düzenlenen tutanakla tespit eder. Bu tutanağın üç nüshası da komisyonun başkan ve üyeleri ile mükellef veya vekili tarafından imzalanır.

Uzlaşmanın mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesi dışındaki bir komisyonda yapılması halinde; kalan iki nüshadan biri gerekli işlem yapılmak üzere üç gün içinde ilgili vergi dairesine gönderilir, diğeri ise uzlaşma komisyonunda oluşan dosyada saklanır. AyrıcaMükellef uzlaşma görüşmelerinde, bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubu bulundurabilir. Bu kişiler uzlaşma komisyonu toplantısında görüşlerini açıklamak için katılabilirler; fakat tutanakları imzalayamazlar. (GİB,2007:20-21).

Ancak, “mükellef tarafından düzenlenen vekâletnamelerin noter onaylı olması, söz konusu vekâletnamelerde kendisini temsile yetkili kıldığı ve uzlaşmaya vekil tayin ettiği, avukat, SM, SMMM ve YMM veya mükelleflerin belirleyeceği herhangi birinin uzlaşmaya katılıp onlar adına uzlaşma tutanaklarına imza atacaklarına dair ibarenin bulunması durumunda mükellefler adına uzlaşma tutanaklarına belirtilen kişiler de imza atabilecektir.” (İVDB, 2012:40).

Diğer taraftan mükellef veya vekilinin uzlaşma komisyonunun davetine katılmaması, komisyona geldiği halde uzlaşma tutanağını imzalamaması veya tutanağı ihtirazi kayıtla imzalamak istemesi durumunda, uzlaşmanın temin edilememiş sayılır. Bu durumda, Uzlaşma Yönetmeliğinin 10. maddesi gereği komisyonca üç nüsha tutanak düzenlenir ve tutanağın bir nüshası mükellefe verilir.

Uzlaşmanın mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesi dışındaki bir komisyonda yapılması söz konusu ise; mükellefin uzlaşma davetine uymaması veya tutanağı almaktan kaçınması halinde tutanağın bir örneği dosyasında kalmak üzere iki örneği gereği yapılmak üzere üç gün içinde mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesine gönderilir (GİB,2007:21).

213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 1. Maddesi gereğince de; uzlaşmanın temin edilememesi halinde, aynı vergi için yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz. Aynı kanun maddesine göre, uzlaşmanın temin edilememesi halinde; uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa idarenin nihai teklifi yazılır. Ancak mükellef, dava açma süresinin son günü akşamına kadar komisyonun nihai teklifini kabul ettiğini bir dilekçe ile vergi dairesine bildirdiği takdirde bu tarih itibariyle uzlaşma vaki olmuş sayılır ve buna göre işlem tesis edilir.

5-TARHİYAT SONRASI UZLAŞMANIN SONUÇLARI 

“Tayin edilen uzlaşma gününde yapılan uzlaşma görüşmesi sonunda uzlaşma sağlandığı takdirde komisyonun düzenleyeceği uzlaşma tutanakları kesin olup üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açılamayacağı gibi hiçbir merciye şikayette de bulunulamaz. Uzlaşmaya varılması halinde uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezasına karşı dava açılamaz” (GİB,2007:22).

213 sayılı V.U.K.’un Ek 7. maddesi gereğince, uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma talep ettiği vergi ve vergi ziyaı cezası için ancak uzlaşma vaki olmadığı takdirde dava açma yoluna gidebilir.

Nitekim aynı kanun hükmüne göre; uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef, uzlaşmanın sağlanamadığını gösteren tutanağın tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu durumda dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise, bu süre tutanağın tebliğinden itibaren 15 gün olarak uzar.

Ayrıca bahse konu madde hükmünün amir hükmü gereğince; aynı vergi ve vergi ziyaı cezası için uzlaşma talebinin yanı sıra dava da açılmışsa, dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez, herhangi bir nedenle incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır.

Vergi Usul Kanununun Ek 8. maddesine göre ise; uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, buna ilişkin düzenlenen uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce mükellefe tebliğ olunmuşsa normal vade tarihlerinde, ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ olunmuşsa ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.

Uzlaşmanın olmaması ve yargı yoluna da başvurulmaması durumunda: “taksit zamanlarından önce tahakkuk etmiş olması halinde, taksit süreleri içinde; taksit sürelerinin tamamen geçmesinden sonra tahakkuk etmiş olması halinde, tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içerisinde; taksit süresinin kısmen geçmesinden sonra tahakkuk etmiş olması halinde, yalnızca süresi geçen taksit için tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içerisinde; memleketi terk edenler, ölüm ve benzeri haller dolayısıyla mükellefiyetleri kalkanlar adına ikmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergiler bakımından, tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içerisinde, ödenmesi gerekir. Uzlaşılan vergi miktarına, normal vade tarihinden uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için ayrıca Vergi Usul Kanununun 112 nci maddesine göre gecikme faizi hesaplanır.” (GİB,2007.24).

Vergi Usul Kanununun Ek 9. Maddesine göre; uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek kesilen cezalar için indirimden yararlanabilir. Aksi takdirde uzlaşma tutanağı imzalandıktan sonra söz konusu indirim hakkı ortadan kalkar.

6-SONUÇ 

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, verginin tarh edilmesi ve cezanın kesilmesinden sonra başvurulabilecek idari bir çözüm yolu olan tarhiyat sonrası uzlaşma; hem kamu alacağının kısa sürede tahsilini sağlaması, hem de mükellefin yargı sürecinde katlanacağı maliyetleri ve bürokratik işlemleri ortadan kaldırması açısından önem arz etmektedir.

Vergi daireleri tarafından mükellef adına ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi ve vergi ziyaı cezasının tarhiyat sonrası uzlaşmanın kapsamına girdiği; fakat usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ile kaçakçılık suç ve cezalarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda kesilecek cezanın tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamında yer almayacağı hususu göz ardı edilmemelidir.

Uzlaşma talebinin geçerli olması açısından; talebin uygun şekilde ve süresi içinde yapılıp yapılmadığı ve uzlaşmanın komisyonun yetkisi dahilinde olup olmadığına dikkat edilmelidir.

Ayrıca kanun hükmü gereği mükellefin ancak uzlaşma vaki olmadığı takdirde dava açma yoluna gidebileceği, uzlaşmaya varılması halinde uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezasına karşı dava açamayacağı; uzlaşılan vergi miktarına, normal vade tarihinden uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için ayrıca Vergi Usul Kanununun 112. maddesine göre gecikme faizi hesaplanacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu doğrultuda salt süreç açısından değil, sonuç açısından da tarhiyat sonrası uzlaşma konusunda değinilen açıklamaların önem arz ettiği aşikârdır.

Ömer Faruk BURAK

Gelir Uzman Yardımcısı

KAYNAK: guyader.org

KAYNAKÇA:

1-213 sayılı Vergi Usul Kanunu

2- 23600 sayılı Uzlaşma Yönetmeliği

3-GİB, 2007, ‘Vergi Uyuşmazlıklarının İdare İle Çözümünde Uzlaşma’

4-İVDB,2012, ‘213 Sayılı Vergi Usul Kanunu İle İlgili Olarak Uygulama Birliğinin Sağlanması Amacıyla Daha Önce Yapılan Tamimlerin Güncellenmesi ve Birleştirilmesi’