VERGİDE DÖNEM SONU İŞLEMLERİ

VERGİDE DÖNEM SONU İŞLEMLERİ

Vergide dönem sonu işlemleri

Gerçek kişiler için şubat başı itibariyle vergide beyan dönemi başladı. Geliri sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan oluşan mükellefler bu ayın 25’ine kadar beyannamelerini vermiş olacaklar.  Diğer gelirler için gelir vergisi beyannameleri martta, kurumlar vergisi beyannameleri ise Nisan’da veriliyor olacak. Beyan döneminin sonuna kadar bu köşede ağırlıklı olarak dönem sonu işlemlerine ve beyanname düzenlenmesine ilişkin konuları bulacaksınız. Bugün, ticari faaliyetle uğraşanlar ve kurumlarda dönem sonu itibariyle yapılacak işlemlerle ilgili kısa hatırlatmalar yapmak istiyorum. Hepsi bilinen konular ama hatırlamakta ve son bir kere daha bazı konuları gözden geçirmekte yarar var.

Defterlerin yazdırılması

Fiziki ortamda defter tutanlar için, kayıtların yasal süresinde yapılmamasının ve defterlerin yazdırılmamasının önemli sonuçları olabiliyor. Başta usulsüzlük cezası ve katma değer vergisi indiriminin reddi riskleriyle karşılaşmamak için, defterler tamamlanmalı ve yazdırılmalıdır.

Kapanış tasdiklerinin yaptırılması

Vergi mevzuatında ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin yaptırılması gerektiğine ilişkin bir düzenleme yoktur. Ancak, Türk Ticaret Kanunu’na göre, yevmiye defterinin kapanış onayının izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar notere yaptırılmaması halinde, idari para cezası yanında defterlerin delil niteliğiyle ilgili ciddi risklerle karşılaşılması riski vardır. Henüz çok zaman var ama zamanında kapanış tasdiklerinin yaptırılması unutulmamalıdır.

Çalışanlara yapılacak temettü ödemeleri

Çalışanlara ödenen temettü ikramiyeleri vergi mevzuatında ücret olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla bu ödemeler ticari kazancın tespitinde ücret gideri olarak dikkate alınıyor. Personele bir önceki yılın kurum kazancı üzerinden ödenecek temettü ikramiyelerinin, çalışanlara o yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar ödenmesi halinde, ilgili olduğu yılın kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabiliyor.

Buna göre, 2015 yılı kazancından çalışanlarına kâr payı, prim veya ikramiye ödeyecek kurumların, söz konusu tutarları 2015 yılı kazancından indirebilmeleri için bu ödemeleri 25 Nisan 2016 tarihine kadar personelin hesabına yatırmaları gerekiyor.

Yurt dışı kazançların Türkiye’ye transferi

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesiyle, bazı koşullarla; yurt dışı iştirak kazançları ve yurt dışı şube kazançları kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur.

İstisna koşullarından birisi, söz konusu kazançların, beyanname verme süresi içinde Türkiye’ye transfer edilmiş olmasıdır. Buna göre, 2015 yılında yurt dışı iştarik kazancı veya yurt dışı şube kazancı elde eden kurumların, istisnadan yararlanabilmesi için, diğer koşullar yanında, elde ettikleri kazancı, 25 Nisan 2016 tarihine kadar Türkiye’ye transfer etmiş olmaları gerekiyor. Getirilen tutarın Türkiye’de nasıl değerlendirildiğinin veya Türkiye’de tutulma süresinin istisna uygulamasında bir önemi yok. Getirilen tutar tekrar yurt dışına transfer edilebilir.

Taşınmaz ve iştirak satış kazancının fon hesabına alınması

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, en az iki yıl elde tutulan taşınmaz ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazancın %75’i, belirlenen koşullar çerçevesinde kurumlar vergisinden müstesnadır.

İstisnadan yararlanabilmek için, diğer koşullar yanında, satıştan elde edilen kazancın istisna kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar fon hesabında tutulması gerekiyor.

Buna göre, 2015 yılında taşınmaz veya iştirak hissesi satıp istisnadan yararlanacak olanların; satıştan doğan kazancı 2015 hesap dönemi genel sonuç hesaplarına yansıtmaları, kazancın % 75’ini 25 Nisan 2016 tarihine kadar fon hesabına almaları ve kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırına yazarak istisnadan yararlanmaları gerekiyor.

Yurt dışı inşaat ve onarma işlerinden sağlanan kazançların konsolide edilmesi

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, başka bir koşul aranmaksızın kurumlar vergisinden istisnadır. İstisnadan yararlanmak için, yurt dışında yapılan bu işlerden sağlanan kazançların Türkiye’ye getirilmesi zorunluluğu yoktur. Kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi istisnadan yararlanmak için yeterlidir. Aslında yurt dışından elde edilen kazancın istisnadan bağımsız olarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi yasal bir zorunluluk. Bu zorunluluğu yerine getirenler için sorun yok. Henüz bu muhasebe işlemini yapmamış olanların ise bunun için zamanları var.

Yenileme fonu

Vergi Usul Kanunu’na göre, sabit kıymetlerin satışından elde edilen kâr, istenirse yeni sabit kıymet alımında kullanılmak üzere, üç yıl süreyle bir karşılık hesabında bekletilebiliyor.  Bunun için sabit kıymetin yenilenmesinin zorunlu olması veya işletmeyi yönetenlerce bu konuda karar verilmiş olması gerekiyor.

Yöneticilerin karar vermesi için belirlenmiş bir süre sınırı yok. Satıştan önce karar verilebileceği gibi, beyannameyi verme süresinin sonuna kadar işlemin yapılıp bilançoda karşılık ayrılması da mümkün.

Bazı vergi hukukçuları, bilançoda karşılık hesabının açılmasının yeterli olduğu, ayrıca bir karar alınmasına gerek olmadığı düşüncesindeler. Ben de aynı düşüncedeyim. Ancak yine de 2015 yılında sabit kıymet satıp yenilemek isteyenlerin, zaman kaybetmeden yenilemeye ilişkin bir yönetim kurulu kararı almalarını ve satıştan doğan kârı bilançoda açılacak bir fon hesabına koymalarını öneririm.

Yenileme fonuna alınmış kârın üç yıl içinde kullanılmamış olması durumunda, üçüncü yılın vergi matrahına eklenmesi gerekiyor. Üç yıl önce ayrılmış yenileme fonu olan ve bu fonu kullanmayan işletmelerin, söz konusu kârı vergi matrahına eklemeyi unutmamaları gerekiyor.

Şüpheli alacaklar

Ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili alacaklardan, dava veya icra aşamasında olanlar için karşılık ayrılabiliyor, ayrılan karşılık da vergi matrahının hesaplanmasında dikkate alınabiliyor. Öte yandan, daha önce karşılık ayrılan şüpheli alacaklardan tahsil edilen olursa, bu tutar da gelir kaydediliyor.

Bu açıklamalar çerçevesinde;

- 2015 yılında şüpheli hale gelen alacak varsa bu alacaklar için 2015 bilançosunda karşılık ayrılması,

- 2015 öncesinde karşılık ayrılan şüpheli alacaklardan tahsil edilen varsa, bu tutarların gelir yazılması,

- Daha önce karşılık ayrılan şüpheli alacaklardan tahsili olanaksız hale gelen kısım varsa, bu tutarların değersiz alacak olarak değerlendirilmesi ve kayıtlardan usulünce çıkartılması, gerekiyor.

Bütün bu işlemlerin kontrol edilmesi ve uygun şekilde yapılması için geç değil.

Peşin ödenen giderler ve peşin tahsil edilen gelirler

►Vergi Usul Kanunu gereği;

- 2015 döneminde ödenen gelecek yıllara ilişkin giderlerin bu yıl giderlerinden çıkartılarak aktifleştirilmesi,

- Daha önceki yıllarda ödenip peşin ödenen giderler içinde yer alan giderlerden 2015 yılına ilişkin olanlarının alınıp cari yıl giderlerine atılması,

- 2015 yılında tahsil edilen gelecek yıllara ilişkin gelirlerin pasifleştirilmek suretiyle bu yıl gelirlerinden çıkartılması,

- Daha önceki yıllarda peşin tahsil edilen gelirler hesabında bulunan ve 2015 yılı geliri olan kısmın bu hesaptan alınarak cari dönem hasılatına eklenmesi, unutulmamalıdır.

Bu işlemlerin yapılmaması durumunda dönemsellik ilkesi uygulanmamış olacak, verginin erken veya geç tahakkuku yapılmış olacaktır.

Erken tahakkukun verginin erken ödenmesine yol açacağı için sadece ekonomik sonuçları olabilir ancak verginin geç tahakkuku ceza ve faiz riski doğuracaktır.

Finansman giderleri 

►Uzun bir konu ama özetle ifade etmek gerekirse;

- Satın alınan mallarla ilgili finansman giderlerinin, malın işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kısmının mal maliyetlerine eklenmesi,

- Satın alınan sabit kıymetlerle ilgili finansman giderlerinden, sabit kıymetin iktisap edildiği dönemin sonuna kadar olan kısmının sabit kıymet maliyetlerine eklenmesi, gerekiyor.

Daha sonra doğrudan gider yazmak veya maliyetlere atmak konusunda serbestçe karar verilebiliyor.

Yıl sonu itibariyle, mal maliyetlerinin doğru tespit edilip edilmediğine, finansman giderlerinin doğru giderleştirilip giderleştirilmediğine son bir bakmakta yarar var.

Vadeli mevduat ve vadesi gelmemiş kredilerin faizleri

Vergi Usul Kanunu gereği, mevduat veya kredi sözleşmelerine dayanan alacak veya borçlar, değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınmaktadır.

►Bu düzenleme gereği;

- Bankalardaki vadeli mevduat hesaplarının dönem sonu itibariyle hesaplanan faiz tutarlarının gelir kaydı,

- Kullanılan banka kredileri ile ilgili olarak dönem sonuna kadar oluşan faiz tutarının gider kaydedilmesi, unutulmamalıdır.

(Devam edecek)

Recep BIYIK

VERGİ PORTALI