AMME ALACAKLARINDA TAHSİL ZAMANAŞIMI

Hakan SAYILIKAN Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

AMME ALACAKLARINDA TAHSİL ZAMANAŞIMI

 

 “Süre aşımı” anlamına gelen zamanaşımı,   hukuk kurallarının kişilere tanıdığı hakların, getirdiği yaptırımların yine hukuk kuralları ile belirlenen süreleri aşmasıdır. Bir diğer deyişle bir hak hukuk kuralında öngörülen sürede kullanılmadığında hukuk düzeninde birtakım sonuçlar doğmaktadır. Zamanaşımı, hak düşürücü süre bu sürelerdendir. 

 Amme alacaklarında tahsil zaman aşımı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 102. maddesinde belirtilen sürenin geçmesi suretiyle amme alacağının ortadan kalkması demektir.

                 Madde 102  :   “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvimi yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur”

                 Kanun maddesinde tahsil zaman aşımı için belirtilen 5 yıllık sürenin geçirilmesiyle amme borçlusunun ödeme yükümlülüğü ortadan kalkar. Tahsil zaman aşımı süresinden sonra Alacaklı İdare, tahsil zaman aşımına uğramış amme alacağının takip ve tahsili için herhangi bir işlem yapamayacaktır.  Çünkü zaman aşımı süresi, hem amme borçlusu açısından hem de amme alacaklısı açısından hak düşürücü sürelerdendir.

               Tahsil zaman aşımı, amme borçlusunun müracaatını beklemeksizin kendiliğinden hüküm ifade eder. Bu hüküm, yasanın kendisinden kaynaklanmaktadır;  Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı yayınladığı tebliğde de bunu belirtmiştir:

             Seri A Sıra 1 numaralı Tahsilât Genel Tebliğinde değişiklik yapan 16 Nisan 2016 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7 sıra numaralı tebliğin 9. Maddesinde “ Zamanaşımına uğramış amme alacaklarının terkin işlemleri alacaklı amme idarelerince, ilgili mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağı” belirtilmiştir.

           19.04.2016 tarihli ve 2016/1 sıra numaralı Tahsilât İç Genelgesinde,  6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen ancak tahsil zaman aşımına uğramış amme alacaklarının vergi dairesi kayıtlarından çıkarılması gerektiği ve yine aynı iç genelgenin IV- Zaman Aşımına Uğramış Amme Alacaklarına İlişkin Terkin Cetveli başlıklı bölümünde,  Tahsil zaman aşımına uğramış amme alacakları Seri: A Sıra No:1 Tahsilat genel Tebliği ekinde (Ek-10) yer alan        “ Zaman Aşımına Uğramış Amme Alacaklarına İlişkin Terkin Cetveli’nin doldurulması ve onaylanması suretiyle vergi dairesi kayıtlarından silineceği” ifade edilmiştir.

         Ancak uygulamada Alacaklı İdare, tahsil zaman aşımı müessesesini kendiliğinden işleme koymamaktadır. Hatta bazen tahsil zaman aşımına uğramış olmasına rağmen amme alacağının takip ve tahsili için işlem yapmaya devam etmektedir. Dava konusu yapılması halinde tahsil zaman aşımına uğrayan amme alacaklarının takip ve tahsili için yapılan işlemlerin iptal edildiğine ilişkin birçok yargı kararı mevcuttur:

·       Danıştay 11. Dairesi’nin 04.07.2000 tarihli ve E:1999/2536, K:2000/3006 sayılı kararında özetle:  “Zaman aşımına uğrayan amme alacağı için düzenlenen ödeme emrinin iptali gerekir.”

·       Danıştay 7. Dairesi’nin 15.04.1996 tarihli ve e:1994/2345, K:1996/1484 sayılı kararında özetle “ Geçerli tebligata rağmen beş yıllık tahsil zaman aşımına süresi geçirildikten sonra tebliğ edilen ödeme emri ile amme alacağının takibe alınması yasaya aykırıdır”

·     Adana 2. Vergi Mahkemesi’nin 29.04.2013 tarihli ve E:2012/1249, k:2013/340 sayılı kararında “ … şirket adına düzenlenen ödeme emrinin tebliğ edildiği 1999 yılını takip eden 2000 yılı başından itibaren işlemeye başlayan beş yıllık tahsil zaman aşımı süresini kesen işlemlerden hiç birinin gerçekleşmemiş olması karşısında 1.12.2004 tarihi itibariyle tahsil zaman aşımına uğrayan borcun gerek asıl şirketten gerekse de kanuni temsilcisinden takip ve tahsiline yasal olanak bulunmaması nedeniyle davacı şirket temsilcisi adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinde yasal uyarlılık görülmemiştir. Nitekim benzer bir uyuşmazlıkta Danıştay 3. Dairesinin 03.04.2012 tarihli ve E:2010/5175, K:2012/1033 sayılı kararı vardır“

 

Hakan SAYILIKAN

[email protected]