ABD Merkez Bankası (FED) Görevleri, Organları ile Dünya ve Ülkemiz Para Piyasalarına etkileri ile TCMB’ nın yapısı ve görevleri”
TCMB’ nın temel olarak ülkemizde para ve
kur politikalarının yönetilmesinden sorumludur. Bu kapsamda;
u 1.Fiyat
istikrarı
Fiyat
istikrarı ile ekonomik kararlarda dikkate almayı gerektirmeyecek ölçüde düşük
bir enflasyon oranı kastedilmektedir. Banka, bu amaç doğrultusunda
uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı araçları doğrudan kendisi
belirler, bir başka deyişle araç bağımsızlığına sahiptir.
u 2.
Finansal İstikrar
Finansal
istikrar, Merkez Bankası için destekleyici amaç özelliğine sahiptir. Bu
kapsamda Banka, Türkiye’deki finansal sistemin istikrarı için para ve döviz
piyasaları ile ilgili düzenleyici önlemleri almakla sorumludur.
u 3.
Döviz Kuru Rejimi
Ülkemizdeki
döviz kuru rejimini Hükûmet ile birlikte belirlemek, biçimlendirmek ve
uygulamak; Bankanın bir diğer görevidir. Bunun yanında, Türkiye’deki altın ve
döviz rezervlerini saklamak ve ülke menfaatleri doğrultusunda yönetmekten
sorumlu kurum, yine Merkez Bankasıdır.
u 4.
Banknot Basma ve İhraç İmtiyazı
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası'nın 87. maddesine göre para basma yetkisi Türkiye Büyük
Millet Meclisine (TBMM) aittir. Ancak TBMM banknot basma ve ihraç
yetkisini süresiz olarak Merkez Bankasına devretmiştir.
u 5.
Ödeme Sistemleri
Merkez Bankası; fonların ve menkul
kıymetlerin güvenli ve hızlı bir şekilde aktarılması ve mutabakatının
gerçekleştirilmesi için yeni sistemler kurmak, kurulmuş ve kurulacak
sistemlerin kesintisiz işlemesini sağlamak, gözetimini gerçekleştirmek ve
gerekli düzenlemeleri yapmak
gibi başlıca görevleri vardır.
FED’in açılımı nedir;
ABD' de bağımsız bir şekilde ekonomik politikalar uygulayan
Fed'in açılımı Federal Reserve'dir.
FED Amerika Birleşik Devletleri’nin
Merkez Bankası’dır. Yönetim Kurulu Washington’dadır. FED’in para politikalarını
ise Yönetim Kurulu ile 5 bölgesel FED başkanından oluşan Federal Açık Piyasa
Komitesi (FOMC) belirliyor.
Finans dünyası için
büyük önem taşıyan ABD para politikasından sorumlu olan ABD bankası 23 Aralık
1913 yılında ABD federal yasalarıyla kuruldu. Fed bankaların organizasyonu
olarak bilinir. Merkezi Washington’da bulunan bu kurum bir merkez bankası
görevi üstlenir.1929 krizinden sonra büyük buhran yaşayan ABD yetkilileri FED
sistemine geniş yetkiler verdi. Merkez bankaları bağımsız hareket etme yetkisi
kazandı. Merkez bankasına hükümet müdahale edemez hale geldi.
FED’in bu kadar önemli olmasının
nedeni ABD para politikalarını yönetmesidir. ABD doları dünyadaki bütün
ülkelerin piyasalarında yer alması FED’i değerli kılan bir diğer unsurdur.
FED hangi görevleri yapar;
ABD
ekonomisinin ve daha genel olarak kamu yararının etkin işleyişini teşvik etmek
için beş genel işlevi yerine getirir.
- ABD
ekonomisinde maksimum istihdamı, istikrarlı fiyatları ve ılımlı uzun
vadeli faiz oranlarını teşvik etmek için ülkenin para politikasını
yürütür;
- Finansal
sistemin istikrarını teşvik eder ve ABD ve yurtdışında aktif izleme ve
katılım yoluyla sistemik riskleri en aza indirmeye ve sınırlamaya çalışır;
- Bireysel
finansal kurumların güvenliğini ve sağlamlığını teşvik eder ve bir bütün
olarak finansal sistem üzerindeki etkilerini izler;
- Bankacılık
endüstrisine ve ABD hükümetine ABD doları ile işlemleri ve ödemeleri
kolaylaştıran hizmetler yoluyla ödeme ve uzlaştırma sistemi güvenliğini ve
verimliliğini teşvik eder;
- Tüketici
odaklı denetim ve inceleme, ortaya çıkan tüketici sorunları ve eğilimlerinin
araştırılması ve analizi, topluluk ekonomik kalkınma faaliyetleri ve
tüketici kanunları ve düzenlemelerinin idaresi yoluyla tüketicinin
korunmasını ve topluluk gelişimini destekler.
Özellikle para arzını ve kredi
gerekliliğini ekonominin ihtiyaçlarına göre belirlemek ve güvenli, aynı zamanda
da sorunu olmayan bir bankacılık sistemi geliştirmek esas iki görevidir. Tabi
ki her merkez bankası gibi FED de özel görevler üstlenmek zorundadır.
Özetle FED’in görevleri;
v Bankaların
denetlenmesi ve düzenlenmesi
v Madeni paraların
ve kağıt paraların emisyonunun yapılması
v Piyasadaki para
ve kredi hacminin belirlenmesi
v Bankalara kısa
dönemli borçların verilmesi
v Bankalar arası
fon aktarımı sağlanması
şeklindedir.
FED’ in Yönetim Organları;
Amerikan merkez bankası diğer ülkelerin merkez
bankasından farklıdır. Çünkü genel olarak bir ülkede tek bir merkez bankası
bulunurken Amerika Birleşik Devletlerinde tek bir merkez bankası sistemi
yoktur.
Bunun nedeni ülkenin çok büyük olmasıdır. Yani büyük
bir ülkenin tek bir merkez bankası ile idare edilmesi oldukça zordur. Bu da
daha fazla merkez bankasını gerekli kılmaktadır. FED yasası gereği olarak 12
Federal rezerv bankası kurulmuştur. FED organları şunlardır;
a) Yönetim Kurulu
b) 12 Federal Rezerv Bankası
c) Federal Serbest Piyasa Komitesi
d) Üye Bankalar
e) Danışma Komisyonu Organı
Aynı zamanda da her bölgenin merkez
bankasının da bir yönetim kurulu ve başkanı bulunmaktadır.
FED’in Yönetim Kurulu 2021 itibarıyla şu
isimlerden oluşuyor:
-FED başkanı Jerome H. Powell,
-FED Yönetim Kurulu Üyeleri; Richard H.
Clarida, Randal K. Quarles, Michelle W. Bowman, Lael Braniard. FED Başkanı
Jerome Powell, 5 Şubat 2018’de 4 yıllık bir dönem için göreve gelmiştir.
FED Organlarının Farklı
Görevleri;
FED organlarının hepsinin görevleri farklılık
göstermektedir. Bu organların çeşitliliği her merkez bankasından
farklıdır. Genelde ülkelerde tek bir
yönetim kuruluna ve başkanına sahip olan merkez bankası sistemi bulunmaktadır.
Bu da ekonominin tek elden yönetilmesini sağlamaktadır. Tabi ki merkez
bankasının tek olmaması tek elden yönetilemeyeceği anlamına gelmez.
On iki merkez bankasının bulunması
ekonominin büyüklüğünün getirdiği bir zorunluluktur. Ancak her bölgenin merkez
bankası merkeze bağlıdır. Merkezin aldığı bütün kararlar bütün merkez
bankalarını bağlayacaktır. Tabi ki her merkez bankası kendi durumlarının
gerekliliğine göre kararlar da alabilir. Esas olarak merkezden yönetilse de her
merkez bankasının belli bir alanda bağımsız olması bir gerekliliktir. Bunun
nedeni sağlıklı ekonomik kararlar alınabilmesidir.
FED organlarının aldığı bütün kararları diğer
merkez bankaları ile paylaşmaktadır. Kısacası bütün FED organları bir bütün
olarak hareket etmektedir. Böylece oldukça önemli ekonomik kararlar alınmaktadır.
FED’in Yapısı;
AA’da FED’le ilgili analizde şu bilgiler
yer alıyordu: Bölgesel Fed’lerin New York, Boston, Philadelphia, Richmond,
Atlanta, Cleveland, Chicago, Minneapolis, Kansas City, St. Louis, Dallas ve San
Francisco kentlerindeki merkezlerin başkanları, kendi yönetim kurulları
tarafından her 5 yılda bir yapılan seçimle belirleniyor.
Bölgesel FED’ler sağladıkları istatistik
ve ekonomik tahminlerle, alınan politika kararlarının tüm bölgeleri temsil
etmesine yardımcı olurken, FED organizasyonun en tepesinde ise üyeleri, ABD
Başkanı tarafından atanan ve kongrece onaylanan Yönetim Kurulu bulunuyor.
FED Piyasaları Nasıl
Etkilemektedir;
FED, dünya üzerinde yer alan en büyük
ekonomilerden biri olan Amerikan ekonomisini elinde tutmaktadır.
Doğal olarak bu durum diğer ekonomileri
de etkilemektedir. FED in parasal politikaları ve doları dünya ticaretindeki
önemli yeri nedeni ile dünya piyasaları üzerindeki en etkili kurumlardan
birisidir.
FED’in uygulamaya koyacağı para arzı ve
faiz politikaları dünya tarafından oldukça önemlidir. Para basma yetkisi olan
FED, bu paranın ne kadarını Dünya piyasasına süreceği konusunda da çalışmalar
yapmaktadır. Bu çalışmalar son derece önemlidir. Çünkü doların arzı, doların
fiyatını da bir nebze olsun belirlemektedir.
Fazla doların da az doların da piyasa içinde dolaşması sıkıntılara neden
olabileceği için resmen dünya ekonomisinin gidişatını belirlemektedir.
FED Faiz Artırırsa
Dolar Kurunun şekillenmesi ise;
FED' in faiz arttırması demek dolara
ödenen gecelik faizlerin yükselmesi demektir. Yani doları olan parasını bankaya
götürdüğünde eskisinden daha yüksek faiz geliri elde edebilmektedir. Bu nedenle
de Fed faiz arttırdığında yüksek faiz almak isteyen yatırımcılar parasını
dolara yatırmakta ve dolayısı ile de dolara olan talep artmaktadır. Doların
değerini belirleyen faktörler içerisinde yer alan arz talep ilişkisi nedeni ile
de doların değerinin artması beklenir.
Faiz artış oranı ne kadar büyük ve
beklentinin üzerinde olursa etkileri de o kadar büyük olur. Finans
piyasaları faiz artışına hızlı tepki verir. Döviz piyasalarında dolar
yükselirken hisse senedi ve tahvil fiyatları geriler. Bankalar, kredi, kredi
kartı ve ipotek faizlerini artıracağı için bireysel ve kurumsal borçlanma ve
harcamalar azalır, risksiz getiri oranı yükseleceği için de risksiz
yatırım cazip hale gelir, ekonomik aktivite ve yatırımlar azalır. ABD dolarının
değerinin diğer paralar karşısında yükselmesinin sonucu olarak ithalat artar,
ihracat azalır ve ABD’nin dış ticaret açığı büyür.
FED Faiz indirirse
Dolar Şekillenmesi;
Fed'in faiz indirmesi demek dolara
ödenen gecelik faizlerin de düşmesi demektir. Artık dolarına eskisi kadar faiz
alamayan yatırımcılar parasını farklı alanlarda değerlendirmek üzere dolarını
bozdururlar. Bu nedenle dolar küresel piyasalarda değer kaybı yaşar. Ülkemizde
de dolar kurunun düşüşe geçmesi beklenir.
Sonuç İtibariyle;
1800'lü yıllarda İngiltere sömürge
imparatorluğu kurduğundan dünyanın askeri, ekonomik ve sosyal olarak en güçlü
ülkesi konumundaydı. Bu baskın konumu I. Dünya Savaşı'na kadar devam etti. Savaş
sonunda kazanan İtilaf Devletleri grubunda yer alsa da İngiltere'nin gücü
zayıfladı. Bu nedenle dünyada en çok kullanılan ve değer verilen Sterlin de
değer kaybetmeye başladı. Bu süreçte, Amerikan Doları bu açığı doldurmaktaydı.
Bir süre daha bu durum devam etti ve II. Dünya Savaşı çıktı. II. Dünya
Savaşı'nın sonunda dünyanın sosyal, siyasal ve ekonomik düzeni bir kez daha
yeniden oluşturulmak durumunda kalındı. İşte bu dönemde İngiltere’nin artık kolonileri
birer birer bağımsızlığını kazandı ve İngiltere büyük toprak, hammadde ve gelir
kayıplarına uğradı. Ekonomisi ve para birimi olan Sterlin değer yitirerek
dünyadaki baskınlığını kaybetti. 1900'lü yılların ortalarından itibaren Amerika
Birleşik Devletleri Sovyetler Birliği ile birlikte dünyanın iki büyük süper
gücü oldular. Amerika Birleşik Devletleri kapitalist/serbest piyasa ekonomisini
tercih eden ülkeler topluluğunun lideri konumuna yükseldi ve Amerikan Doları
global para birimi oldu. Amerika Birleşik Devletleri 1973-1974 yıllarına kadar
elindeki altın rezervi kadar dolar bastı. Fakat bu yıllarda düzenlenen Bretton
Woods kasabasında düzenlenen toplantılarda Amerika Birleşik Devletleri parası
ile altın arasındaki bağı koparttı ve bundan sonrasında emisyonu hiçbir kıstas
olmadan arttırdı. Amerika Birleşik Devletleri kurulduğu günden 2008 yılına
kadar bastığı dolardan daha fazlasını 2008-2020 yılları arasında piyasaya
sürdü. 1929 Büyük Buhran yıllarındaki emisyon artışı bile 2008 yılındaki Lehman
Brothers krizinin karşısında cüzi kalmıştır. Günümüzde de Amerika Birleşik
Devletleri dünyanın askeri, siyasi ve ekonomik olarak en güçlü ülkesi unvanını
taşımayı sürdürmektedir. Fakat Avrupa Birliği, Rusya ve Çin gibi
ülkeler/birlikler de günden güne güçlenip gelişmekteler, o yüzden önümüzdeki
yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nin liderliği ve Doların üstünlüğü ne
kadar daha devam edebilecek bunu göreceğiz.
Diğer yandan; Merkez bankaları,
tarihi seyri içerisinde önemli değişikliklere uğramışlardır. Özellikle 1980’li
yıllardan sonra merkez bankalarının fonksiyonlarında, amaçlarında ve
uyguladıkları para politikalarında önemli değişiklikler olmuştur. Bu değişim,
merkez bankalarının daha etkili, şeffaf,
hesap veren ve tam bağımsız bir yapıya kavuşturulmaları yönüne doğru
olmaktadır. TCMB de bu değişime ayak uydurmuştur. Banka, kurulduğundan bu yana
Türkiye’nin iktisadi kalkınmasında önemli görevler üstlenmiştir. Mali sistemin
liberalleşmesi, kalkınma bankacılığı, bütçe açıklarının finansmanı ve bankalara
fon sağlanması gibi görevler bunlar arasında sayılabilir. Gelişmiş ülkeler bu
sonuçlara göre merkez bankalarının yapılarını yeniden şekillendirirken,
gelişmekte olan ülkeler bu süreci yönetme çabası içindedir.
ABD’de Merkez bankasının bağımsız
olması konusu, daha başlangıç noktasında en çok önem verilen konu olmuştur. Bu
durum sadece yasalarla sınırlı kalmamış, uygulamada da gerçekleştirilmiştir.
Yani FED, hem yasal hem de fiili olarak bağımsızdır. Kurumlar arasındaki
ilişkiler bir prensibe bağlanmıştır. Bu yapı içerisinde FED, Hükümet içinde
bağımsız bir kurum olarak görev yapmaktadır. Başkanları son derece saygın ve
güçlü kişiliklere sahip olmuşlardır. Bu nedenlerle FED, dünyanın en bağımsız,
güçlü ve itibarlı merkez bankaları arasında yer almaktadır.
Burada belirtilmesi gereken nokta,
merkez bankalarının tam bağımsız olması genellikle hükümetler tarafından pek
istenilen bir durum değildir. Bu durumda merkez bankalarının başkanlarının
güçlü kişiliği ve saygınlığı daha da önem kazanmaktadır. Bu sayede bankanın
bağımsızlığı sağlanabilmektedir. FED, buna örnek verilebilir.
Murat TEKİN
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Mali Genel Müdür Yardımcısı
MEB İLKSAN
[email protected]