Geçen Hafta 45 Yıl Öncesine Gittim

İbrahim BALCIOĞLU Mali Müşavir - Denetçi

Geçen Hafta 45 Yıl Öncesine Gittim

İbrahim BALCIOĞLU
Mali Müşavir - Denetçi

Geçtiğimiz hafta mensubu olduğum İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneği’nin 7. Olağan Genel Kurulu için Cağaloğlu’nda bulunan Milli Türk Talebe Birliği’ne (MTTB) gittim. 45 yıl önce ilk defa girdiğim o kapıya 41 yıl önce bu sefer çıkmamak üzere tekrar girmiştim. Benim için önemli bir buluşma oldu. Önemine binaen nu yazıyı genel kurulda yaptığım konuşmadan alıntılardan oluşturmak istiyorum. 

O konuşmada özetle “Arkadaşlar bugün bu kürsüye çıkmayı özellikle istedim. Çünkü bu kürsü bana çok şey hatırlatıyor. 1973-74 yıllarında bu kürsüde değil şu koltuklarda bir ortaokul talebesi olarak sınıf arkadaşım Ümit Altın’ın katıldığı bir şiir yarışması nedeniyle oturuyor, onu destekliyordum. Şiir yarışması geç saatlere kadar devam ettiği için şu arkamızda bulunan Nuruosmaniye Caddesi ve Camiinin avlusundan geçerken çınar yapraklarının döküldüğünü ve onun üzerine basarken çıkardığı hışırtıları hatırlıyorum.

1976-77 öğretim yılının sonlarında bu kez ben varım bu sahnede. O yıl Milli Türk Talebe Birliği’nin düzenlediği liselerarası kompozisyon yarışmasına bir arkadaşımla beraber ben katılıyorum. Edebiyat öğretmenim Mehmet Esen’in de yönlendirmesi ile katıldığım bu yarışmada yazdığım kompozisyonla beşinci oluyorum. O yarışma benim burayla tanışmamı ve kaynaşmamı sağlıyor. Ta ki o meşum 12 Eylül darbesi olana kadar burada hem müdavim olarak hem de yönetici olarak kalmamızı sağlıyor.

12 Eylül’den sonra bütün dernek ve vakıflar ile siyasi partiler kapatılıyor ve hışımla hepsinin üzerine gidiliyor. Tabi bizim de üzerimize geldiler. Milli Türk Talebe Birliği hakkında dava açıldı, birkaç arkadaşımızı tutukladılar. Arkadaşlarımız bizi arayıp birkaç arkadaş daha teslim olup ifade verirsek arkadaşların savcılığa sevke edileceğini söylediler. Aralarında benim de olduğum 3-5 arkadaş gidip teslim olup ifademizi verdik, Allah’ı n yardımı ve avukatımız Orhan Töz abimizin gayretleri ile bizi gözaltına almadan bıraktılar. Birkaç zaman sonra da mahkemede ifademizi verdik ve ceza almadan kurtulduk.

Bunu niye anlattım biliyor musunuz? Diğerkâmlık denilen bir kavram var, sözlüklerde. Anlamını iyi bilmek gerekiyor. Diğerkâmlık “başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetme” ya da “diğer insanlara maddi veya manevi kişisel çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışma ve ‘bencillik karşıtı hareketlerde’ bulunma” olarak tanımlanır. Biz bu duyguyu yitirdik ne zamandır. Çok bencil olduk, kendimizden başkasını düşünmez olduk. Yönetime giren kardeşlerimiz hemen bunun meyvesini görmek ister oldu. Kimse bu hareket nerede ne zaman başladı, kimlerin emeği geçti düşünmez oldu. Sağ olsunlar bizleri İSMMMO yönetimine aday gösterdiler ama birçok arkadaşımızın ‘bu adam da nereden çıktı’ dediğini biliyorum. Daha adaylığımız açıklandığı gün sahnede bunu ihsas ettirenler oldu. 

Maalesef bu geleneği bozan kardeşlerimiz oldu. Bu geleneği bozan kardeşlerimiz bütün ekibiyle İSMMMO kurullarına aday oldular, içlerinden biri de seçildiği yeri bırakarak istifa etti. Bu olayın bence Uhud’da Okçular Tepesini terk edenlerden bir farkı yok. Yine sağ olsun o buraları terk etmedi ama onunla seçilenler bugün neredeler, bu savrulmalarımız neden, bunların çok iyi araştırılması ve irdelenmesi lazım. 
Nurullah Genç ünlü Yağmur adlı natında şunları söylüyor;

Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü, 
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü, 
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın, 
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü. 

Geçtiğimiz günlerde yapılan İSMMMO aday seçimlerinde bunu bir defa daha yaşadık. Seçim sonuçları açıklanması gerekirken İSMMMO aday listesinin açıklanması hiç de hoş olmadı. Bu 5-6 aylık süreçte bazı arkadaşlarımız listelerin uygun yerlerine monte edilebilirdi. Açıklanan bu liste ile kendi ellerini kollarını bağladıklarını düşünüyorum. 

Yağmur şiirinden bir kıt’a okuyarak bitirmek istiyorum;
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım, 
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım, 
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım, 
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın,
Kabzasında, bir dirhem gümüş de ben olsaydım...

Tabi bu şiiri okuyunca hikâyesini de anlatmasam olmaz. Benim Milli Türk Talebe Birliği Orta Öğretim Komitesi Başkanı olduğum dönemde 1979-80 öğretim yılında Hicri 1400. yıl münasebetiyle yapılan şiir yarışmasında Nurullah Genç bu şiirin daha kısa şeklini Hicret başlığıyla yazdı ve yarışmaya katıldı. Şiir yarışmasında birinci oldu. Daha sonraki yıllarda genişleterek yeniden yazdı ve Yağmur adını verdi.

Yeni dönem için seçilen arkadaşlara şimdiden başarılar diliyorum, hiçbir zaman geçmişi unutmadan ama geleceği de gözden uzak tutmadan çalışmalarını temenni ediyorum. Genel kurulumuzun hayırlara vesile olmasını diliyorum.