İnternet yasası kime ne getiriyor?

İnternet yasası ne getiriyor?

İnternet Yasası olarak bilinen 5651 sayılı “internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun”da değişiklik yapan 7253 sayılı Kanun 29.07.2020 tarihinde kabul edildi.

Kamuoyunda internet sansür yasası olarak tartışmalara neden olan bu yasa ile neler getiriliyor? Gerçekten internete giriş yasaklanacak mı, internete giren, sosyal medyada görüşlerini paylaşanlar fişlenecek mi, bu yasa ifade özgürlüğüne karşı mı?

Bu gibi sorular sıklıkla tartışılacak kamuoyunda.

Öncelikle belirtmek gerekir ki bu yeni bir Yasa değil, var olan 5651 sayılı Yasa’da değişiklikler getiren bir Yasa. Dolayısıyla erişim sağlayıcılar, yer sağlayıcılar ve içerik sağlayıcılara ilişkin tüm düzenlemeler ile internet sitelerine erişimin engellenmesi, cevap ve düzeltme haklarının kullanılması ile ilgili tüm düzenlemeler halen yürürlükte.

Yasadaki ilk önemli düzenleme, erişim engellemenin yanı sıra içerik çıkarmanın da kabul edilmiş olması. Yani artık unutulma hakkı Türk hukukunda kabul edilmiş oluyor. Böylece insanların isminin sonsuza dek internette kalmasının önüne geçilecek. İçerik çıkarma olmaması yüzünden insanlar cevap haklarını dahi kullanmak istemiyorlardı, çünkü cevap verdikleri olayla ilgili olarak, o olayın geçtiği tüm internet sitelerinden alınan içerik sürekli indeksleniyor ve böylece kişinin ismi sürekli o olayla birlikte anılıyordu. Şimdi içerik çıkarılması ile birlikte artık bu önemli sorun ortadan kaldırılmış olunacak. Zaten ayrıca bunu sağlamak için kanuna “başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebilir. Kararda, birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı gösterilir” ibaresi eklendi.

Şimdi gelelim kamuoyunda en çok tartışılacak düzenlemelere. Kanun sosyal medya gibi ortamlar için 1 milyon kullanıcı sınırına dayalı bir düzenleme getirdi ve 1 milyonu aşan sosyal medya ortamlarına bazı yükümlülükler ve cezalar getirdi. Bu düzenlemelere göre:

“Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı; Kurum, Birlik, adli veya idari makamlarca gönderilecek tebligat, bildirim veya taleplerin gereğinin yerine getirilmesi ve kişiler tarafından bu Kanun kapsamında yapılacak başvuruların cevaplandırılması ve bu Kanun kapsamındaki diğer yükümlülüklerin yerine getirilmesini temin için yetkili en az bir kişiyi Türkiye’de temsilci olarak belirler ve bu kişinin iletişim bilgilerine kolayca görülebilecek ve doğrudan erişilebilecek şekilde internet sitesinde yer verir. Sosyal ağ sağlayıcı bu kişinin kimlik ve iletişim bilgilerini kuruma bildirmekle yükümlüdür. Temsilcinin gerçek kişi olması hâlinde Türk vatandaşı olması zorunludur.

2) Birinci fıkrada düzenlenen temsilci belirleme ve bildirme yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya, kurum tarafından bildirimde bulunulur. Bildirimden itibaren otuz gün içinde bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi hâlinde sosyal ağ sağlayıcıya Başkan tarafından on milyon Türk lirası idari para cezası verilir. Verilen idari para cezasının tebliğinden itibaren otuz gün içinde bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi hâlinde otuz milyon Türk lirası daha idari para cezası verilir. İkinci kez verilen idari para cezasının tebliğinden itibaren otuz gün içinde bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi hâlinde Başkan tarafından Türkiye’de mukim vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişilerin ilgili sosyal ağ sağlayıcısına yeni reklam vermesi yasaklanır, bu kapsamda yeni sözleşme kurulamaz ve buna ilişkin para transferi yapılamaz. Reklam yasağı kararının verildiği tarihten itibaren üç ay içinde bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi hâlinde başkan, sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde elli oranında daraltılması için sulh ceza hâkimliğine başvurabilir. Başvurunun kabulüne ilişkin hâkim kararının uygulanmasından itibaren otuz gün içinde söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmemesi hâlinde Başkan, sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksan oranına kadar daraltılması için sulh ceza hâkimliğine başvurabilir. Hâkim ikinci başvuru üzerine vereceği kararında, yüzde elliden düşük olmamak kaydıyla, sunulan hizmetin niteliğini de dikkate alarak daha düşük bir oran belirleyebilir.”

Görüldüğü üzere direkt yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı şeklinde bir tanım ile aslında geniş kitlelerin kullandığı Twitter, Facebook, Instagram gibi ortamlar düzenleme altına alınıyor ve bunlara Türkiye’de bir temsilci atama zorunluluğu getiriliyor.

Ancak niçin 1 milyon sınırı kabul edildi bunun bir cevabı yok. Ayrıca yaptırımlara baktığımızda bu sosyal ağ sağlayıcılara reklam gelirleri üzerinden bir yaptırım sağlanmaya çalışıldığı görülüyor. Sözleşme serbestisine direkt müdahale olan bu tür bir yaptırımın hukuk düzeninde yeri olmaması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca kanundaki şu düzenlemenin bu büyük platformlar ile Türkiye arasında çok ciddi bir sıkıntı yaratacağını düşünüyorum:

“Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma yönünde gerekli tedbirleri alır.”

Yani kanun, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini artık yurt dışında tutamazsın diyor. Bu nedenle bu ortam sağlayıcılar ya burada bir veri merkezi açmak ya da buradaki bir veri merkezinde bu verileri barındırmak zorundalar artık. Aslında bu düzenleme bence Avrupa’daki kişisel veri düzenlemesi olan GDPR’daki “kişisel verinin taşınması” hakkı ile uyumlu. Kişilerin GDPR’a göre verilerini bir veri sorumlusundan diğerine taşıma hakkı varken Türkiye’de bu hakkın olmaması düşünülemez. Buradaki tek sorun bu hakkın kanun tarafından zorlanıyor olması olabilir ancak dediğim gibi bence olumlu bir düzenlemedir.

İçerik çıkarma kararları da her zaman hakim tarafından verilebileceği için, yargı kontrolünün olduğu bu düzenlemede kanaatimce bir sansürden bahsetmek mümkün değildir. 5651 sayılı Yasa ilk çıktığında da aynı eleştiriler yapılmıştı ancak zaman içinde uygulama gösterdi ki internet sonsuz özgürlükler alanı olamaz. Birinin hakkının başladığı yerde diğeri biter. Ve bu nedenle internet de düzenlemeye muhtaçtır.

Fişleme, takip etme konusunda ise herhangi bir düzenleme veya bu manaya gelebilecek bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu tür bir söylentinin sebebi MHP’nin birkaç ay önce vermiş olduğu dijital kimlik ile sosyal medyaya giriş yapılsın şeklindeki kanun teklifidir. Ama bu teklif, teklif olmaktan öteye gidememiştir. Zaten bu şekilde bir uygulama da temel hak ve hürriyetlere aykırı olacaktır.

Ali Osman Özdilek - Avukat