SGK Mevzuatında huzur hakkı ve bu açıdan prime esas kazancın tespiti

Ali YAMAN SGK Sosyal Güvenlik Denetmeni

Bilindiği üzere 5510 sayılı kanunun 80 inci maddesinde prime tabi olan ve olmayan kazançlar ile istisna tutulan kazanç miktarları sıralanmış ve huzur hakkı prime esas kazançlar arasında sayılmıştır. Ancak işyeri defter ve belgelerinde yapılan incelemelerde huzur hakkı ödemeleri yönünden bazı hataların yapıldığı ve hukuka aykırı olarak 5510 sayılı kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin (4) ve (5) numaralı alt bentleri uyarınca idari para cezası uygulandığı görülmektedir. Bu nedenle huzur hakkının hukuki statüsünün belirlenerek prime esas kazancın tespitinde ve kuruma bildiriminde izlenecek yolun belirlenmesi ihtiyacı duyulmuştur.

YENİ TÜRK TİCARET KANUNUNA GÖRE HUZUR HAKKI…
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 394 üncü maddesine göre yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebileceği belirtilerek, huzur hakkının anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerine ve limited şirketlerde ise müdür olsun veya olmasın tüm ortaklara yapılabileceği, bu hükmün diğer tüzel kişileri kapsamadığı hüküm altına alınmıştır. Başka bir deyişle ortaklar kurulu kararı ile tutarı belirlenmiş olmak kaydıyla anonim şirketlerin sadece yönetim kurulu üyesi olan ortakları ile limited şirketlerin tüm ortaklarına her bir toplantı karşılığında huzur hakkı olarak ödeme yapılabilmekte, ancak diğer şirket nevileri bu kapsam dışında bırakılmıştır.

Kanunda düzenlendiği haliyle huzur hakkı, her ne kadar emek karşılığı hak edilen ücret ile benzer nitelikte görünse de, kanun koyucu tarafından sınırlı bir alanda düzenlenmiş ve anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olan ortakları ile limited şirketlere dışarıdan atanan müdür ve diğer şirket ortaklarına şirketteki ücretli çalışanlar gibi emekten ziyade “şirkette harcanan zaman” olgusundan hareketle yapılan toplantı başına ortaklar kurulunca tayin edilen bir ödemedir. 

GELİR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE HUZUR HAKKI…
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61 inci maddesinde huzur hakkı, genel anlamda ücret niteliğinde ödemeler arasında sayılmış ve aynı kanunun 94/1 inci maddesi gereği huzur hakkı ve ücret nitelikteki kazançlardan stopaj kesintisi yapılması gerekmektedir. Ücret ile paralel gidilerek 265 Seri No’lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği’ne göre ödenen huzur haklarına asgari geçim indirimi uygulaması yapılabilmektedir.
Görüldüğü gibi kanun koyucu, Yeni Türk Ticaret Kanunu’ndaki gibi burada da huzur hakkını genel anlamda ücret niteliğinde ödeme sayarak gelir vergisi tarifesi ile asgari geçim indiriminin uygulanacağını hüküm altına almıştır.

5510 SAYILI KANUNA GÖRE HUZUR HAKKI…
“Prime Esas Kazançlar” başlıklı 80 inci maddesinin birinci fıkrasında prime esas kazancın hesabında hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemeler ile sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların brüt toplamının esas alınacağı belirtilmektedir. Kanunda açıkça huzur hakkından bahsedilmemiş olmakla birlikte genel anlamda ücret niteliğinde olduğundan prime esas kazancın hesabında dikkate alınması gerekmektedir. Ancak burada huzur hakkı ücretinin kime ödendiği önemlidir. İşyerinde mesleği gereği diğer sigortalılar gibi çalışan anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları ile diğer şirketlerin ortaklarına yapılan huzur hakkı ödemesi, sigortalılık statüsünün farklı olması nedeniyle prime esas kazanca tabi değildir.
Diğer taraftan nev’i ne olursa olsun şirkete dışarıdan atanan müdürlere ve anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olmayan ancak şirkette 5510 sayılı kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendine tabi çalışan ortaklarına yapılan huzur hakkı ödemelerinin prime esas kazancın hesabında dikkate alınması gerekmektedir.

DENETİM ELEMANLARI TARAFINDAN YAPILAN İNCELEME…
Sosyal Güvenlik Müfettişleri ve/veya Denetmenleri tarafından işyeri defter ve belgelerinde yapılan incelemede huzur hakkı ödemelerinin tespiti halinde derhal ödeme yapılan kişinin sigortalılık statüsü belirlenmeli, 5510 sayılı kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendine tabi sigortalılık söz konusu ise huzur hakkı ödemesinin kuruma bildirilip bildirilmediği kontrol edilmeli ve bildirilmediğinin tespiti halinde asıl veya ek belge ile prim tahakkuku yoluna gidilmelidir.

Ancak yapılan incelemede huzur hakkı ödemesi, yasal defterin işçilik kayıtlarında işlenmiş ve ücret tediye bordrolarına da kaydedilmiş ancak kuruma bildirilmemiş ise bu defa ödemenin anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi olan ortaklar ile diğer şirketlerde ortaklara yapıldığının tespiti halinde prime esas kazanca hesabında dikkate alınmaz.

Burada huzur hakkı ödemelerinin nihayetinde işçilik kalemi olarak kabul edilmesi, brüt tutarından gelir vergisi kesintisi yapılması ve asgari geçim indirimi uygulanması nedeniyle ücret tediye bordrolarına kaydedilmesinin zorunluluk olduğu bilinmelidir. Başka bir deyişle kurumun denetim elemanları tarafından anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları ile diğer şirketleri ortaklarına yapılan huzur hakkı ödemelerinin yasal deftere işçilik olarak işlenmesi ve ücret tediye bordrolarına kaydedilmesi nedeniyle geçersizlik nedeniyle 5510 sayılı kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının ( e ) bendinin ( 4 ) ve ( 5 ) numaralı alt bentleri uyarınca idari para cezası önerilmemelidir.

SONUÇ VE KANI…
Huzur hakkının, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 394 üncü ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61 inci ve 94 üncü maddelerine göre niteliği itibariyle ücret olarak sayılması ve stopaja tabi olması, aynı zamanda 265 Seri No’lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği’ne göre ödenen huzur haklarına asgari geçim indirimi uygulanması nedeniyle ücret tediye bordrolarına kaydedilmesi ve yasal defterlere işlenmesi zorunlu olduğundan kurumun denetim elemanları tarafından işyeri defter ve belgelerinde yapılan incelemelerde bu türden bir ödemenin tespiti halinde öncelikle ödeme yapılan kişinin sigortalılık statüsüne bakılmalı, buna göre prime esas kazanca tabi olup olmadığı tespit edilmeli, ancak her koşulda huzur hakkı ödemesinin yasal deftere işlenmesi ve ücret tediye bordrolarına kaydedilmesi nedeniyle geçersizlik halinin varlığı kabul edilerek 5510 sayılı kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının ( e ) bendinin ( 4 ) ve ( 5 ) numaralı alt bentleri uyarınca idari para cezası önerilmemeli ve uygulanmamalıdır.