ÜÇÜNCÜ
ŞAHISLARDAKİ MENKUL MALLARIN, HAK VE ALACAKLARIN HACZİ
(6183
Sayılı Kanunun 79. Maddesine Göre Haczi)
(Bs
Formundan Tespit ve İtiraz Süresinin Geçirilmesi)
6183 sayılı Kanunun 79. maddesi özetle:
“ - Amme
borçlusu mükelleflerin üçüncü şahıslardaki menkul malların, hak ve alacakların
alacaklı idare tarafından haczedilebileceğini; üçüncü şahıslara bunun için haciz
bildirisi gönderebileceğini;
-
Haciz bildirisi tebliğ edilen
üçüncü şahısların, borcunun olmadığını ve menkul malların, hak ve alacakların
yedinde bulunmadığını belgelerle ispat etmek şartıyla, bu haciz bildirsene
itiraz edebileceğini; yedi günlük süre içerisinde itiraz edilmediğinde, amme
alacağına konu menkul malların, hak ve alacakların üçüncü şahısların zimmetlerinde
olduğunun kabul edileceğini…” belirtmektedir.
Üçüncü şahıslara gönderilen haciz
bildirisinde “ Aşağıda adı, soyadı ve adresi ile borcunun türü ve miktarı
gösterilen amme borçlusunun yedinizde bulunduğu anlaşılan ve aşağıda ayrıntılarıyla
belirtilen mal, alacak ve hakların 6183 sayılı Kanunun hükümleri uyarınca haciz
konulmuştur.
Bilgi
edinilmesi ve bu mal, hak ve alacağın Dairemize ödenmesi gerektiği tebliğ
olunur.”
denilmekte ve
üçüncü şahıstan, yedi günlük süre içinde
bu haciz bildirisine cevap vermesi istenilmektedir.
Haciz
bildirisine yedi günlük süre içerisinde
“amme borçlusuna ait herhangi mal,
hak ve alacağının yedinde bulunmadığına” ilişkin bir beyan vermemesi
halinde üçüncü şahsa, ödeme emri gönderilerek zimmetinde olduğu kabul edilen mal
hak ve alacaklarından amme alacağı miktarı kadarını ödemesi istenmektedir. Kendisine
bu şekilde haciz bildiri gönderilen üçüncü şahıslar, yedi günlük süre
içerisinde yedinde amme borçlusunun herhangi bir malı, hak ve alacağı
bulunmadığını belgeleriyle birlikte ispatla yükümlüdür. Bu yükümlülüğü yerine
getirenlerin herhangi bir sorumluluğu kalmamaktadır.
6183 sayılı Kanunun 79. Maddesinde “….haciz bildirisinin kendisine tebliğinden
itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü
şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır
ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. “ öngörülmüştür. Yedi günlük süre içerisinde haciz bildirisine cevap verilmemesi
halinde üçüncü şahıs adına ödeme emri gönderilmekte ve amme alacağının tahsili
istenmektedir.
Son günlerde alacaklı İdare, Bs
Formu üzerinden ticari ilişkide bulunulduğu tespit edilen üçüncü şahıslara
haciz bildirisi göndermekte ve 6183 sayılı kanunun 79. Maddesindeki süreç
başlatılmaktadır. Bs Formu, satış miktarları ve müşteri bilgilerini gösterir
ancak satış bedellerinin ödenip ödenmediği hakkında herhangi bir bilgi vermez.
Alacaklı İdarenin sadece Bs Formu üzerinden üçüncü şahıslardaki alacaklar
üzerinden amme alacağını tahsil yoluna gitmesi hatalı bir uygulamadır. Çünkü
üçüncü şahıslarda bulunduğu düşünülen menkul malların, hak ve alacaklarının ve
miktarlarının somut ve kesin bir şekilde tespit edilmesi, haciz bildirisinden
önce yapılması gereken yasal bir zorunluluktur.
“Tahsil dairesince tespit “ şartı hükme bağlanmışken alacaklı
dairenin sadece Bs Formuyla beyan edilen satış miktarını dikkate alması, 6183
sayılı kanunun 62. Maddesinde belirtilen tespit işlemi sayılamaz. Alacaklı
dairenin,
Bs Formu haricinde
yapacağı bir inceleme, araştırma veya mal varlığı araştırmasıyla amme borçlusu
mükellefin Bs formunda adı geçen üçüncü şahıslardan alacağının olduğunu ve
alacak miktarını, somut ve kesin bir şekilde tespit etmesi gerekmektedir.
Bs Formu üzerinden tespit
yapılarak haciz bildiri gönderilmesi ve yedi günlük sürenin geçirilmiş olması
durumuna ilişkin yargı kararlarını meslektaşlarımla paylaşmak istiyorum:
Adana 2.Vergi Mahkemesi’nin 26.03.2019
tarihli ve E: 2019/74 sayılı kararında:
“6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58’nci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ
olunanların böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına
uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği, ‘’Haciz’’ başlıklı 62’nci maddesinin
1’inci fıkrasında, borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil
dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları
ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek
miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Aynı
Kanun’un ‘’Üçüncü Şahıslardaki Menkul Malların, Alacak Ve Hakların Haczi’’
başlıklı 79’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında da, haciz bildirisi tebliğ edilen
üçüncü şahsın, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin
tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın
telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi
iddialarını haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde
tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, üçüncü şahsın
süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağı ve
hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı
belirtilmiştir.
Bu
düzenlemelere göre amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine
haciz uygulanabilmesi için amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının
bulunduğunu bildirmiş olması veya idarece borçlu şirketin alacağı olduğunun
tespit edilmesi ve tespit edilen tutar için haciz konulması gerekmektedir.
Dava
dosyasının incelenmesinden; ‘’XXXX Tic. Ltd.Şti.’nin vergi borçlarından dolayı anılan şirketle ticari
ilişkide bulunduğu tespit edilen firmalardan olan davacı şirket adına haciz
bildirisi düzenleyerek 12.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği,Yasayla öngörülen
yedi günlük süre içinde herhangi bir bildirimde bulunulmaması üzerine de
davacının zimmetinde sayılan borcun tahsili amacıyla uyuşmazlığa konu ödeme
emrinin tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Her
ne kadar, yukarıda açıklanan madde hükmü uyarınca haciz bildirisinin
tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı beyanda
bulunulmamış ise de; dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği tarihten önce
(27/11/2018 tarihinde) davacının, davalı idareye vermiş olduğu dilekçe ile asıl
borçluya olan borcunu ödediğini, ödemeye ilişkin çek ve senetleri de ekleyerek
bildirdiği, ancak İdarece, yedi günlük süre içinde herhangi bir bildirimde
bulunulmaması sebebiyle haciz bildirisi ile talep edilen borcun 6183 sayılı
Kanunun 79. Maddesinin 2. Fıkrası hükmü gereğince zimmetinde sayılarak davacıya
ödeme emri gönderildiği, kamu borçlusunun üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine
haciz uygulanabilmesi için idarece borçlunun bu kişilerden alacağı olduğunun
somut olarak tespit edilmesi ve tespit edilen tutar için haciz konulması gerektiği,
olayda, davacının asıl borçluya olan borcunu ödediği iddiası dikkate alınmadan
ve idarece borcun bulunduğuna ilişkin başkaca bir tespit yapılmadan, sadece BS
formu done alınıp borç zimmetinde sayılmak suretiyle davacı şirket adına ödeme
emri düzenlendiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık
görülmemiştir.
T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü
Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481sayılı kararının özetinde de:
1-
6183 sayılı Kanun'un 79’uncu
maddesi gereğince, amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine
haciz uygulanabilmesi için amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının
bulunduğunu bildirmiş olması veya idarece borçlunun bu şahıslardan alacağı olduğunun
tespit edilmesi ve tespit edilen tutar için haciz konulması gerektiği,
2-
Vergi borcu bulunan mükellefin
davacıya yaptığı satışı (Bs) formuyla beyan etmesinin, ödemeye ilişkin bir
tespitte bulunulmaksızın, davacıdan alacağının bulunduğu yolunda bir bildirim
olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki, idarece kanuna uygun bir tespit yapılmış
olması halinde dahi haciz uygulanabilecek ve sonrasında ödeme emriyle
istenebilecek tutarın alacaklının tüm vergi borcu kadar değil, tespit edilen
hak ve alacak tutarı kadar olması gerektiği,
Hakan
SAYILIKAN
[email protected]