Yeni Borçlar Kanununda Kefillik ve Kefalet Sözleşmesi

Yeni Borçlar Kanunumuz da Kefillik ve Kefalet Sözleşmesi

Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumuna kefillik denir, Birinin borcunu ödeyeceğine ilişkin olarak üçüncü bir kişinin alacaklıya güvence vermesi ise kefalettir.Eşinizin rızası olmadan kefil olamam gibi birçok değişikliği içeren bu konuyu ayrıntılı olarak açıklayacağım.

Kefalet sözleşmesi ise kefilin borcun ödenmemesi durumunda alacaklıya karşı borcu üstlenme sorumluluğu yükleyen bir sözleşmedir. Kefilin sorumluluğu yapılan sözleşme ve borçlar kanunundan kaynaklanmaktadır. Bildiğiniz gibi borçlar kanunumuz 04.02.2011 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak değiştirilmiş uygulaması ise 01.07.2012 tarihinde başladı.

Değişen borçlar kanunumuz birçok konuda değişiklik yaptığı gibi kefalet konusunda da köklü değişiklikler getirdi bu yazımda yeni borçlar kanunumuza göre kefalet konusunu açıklayacağım.

Yeni Borçlar Kanunumuzun “Özel Borç İlişkile­ri” başlıklı ikinci kısmındaki on beşinci bölümde kefa­let sözleşmesi kefilin sorumluluğu kefalette eşin rızası gibi birçok konu yeniden düzenlenmiştir.

Kefalet sözleşmesi nedir?

Yeni Borçlar Kanunun 581. MaddesindeKefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Şeklinde tanımlanmıştır.


Kefalet sözleşmesinin Koşulları nelerdir?


I. Asıl borç


bduzeniYeni Borçlar Kanunumuzun 582. Maddesinde;  Kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak, gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir demektedir.


Yanılma veya ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun sorumlu olmadığı bir borç için kişisel güvence veren kişi, yükümlülük altına girdiği sırada, sözleşmeyi sakatlayan eksikliği biliyorsa, kefaletle ilgili kanun hükümlerine göre sorumlu olur. Aynı kural, borçlu yönünden zamanaşımına uğramış bir borca kefil olan kişi hakkında da uygulanır.


Kanundan aksi anlaşılmadıkça kefil, bu bölümde kendisine tanınan haklardan önceden feragat edemez şeklinde açıklanmıştır.


II. Şekil


Yeni Borçlar Kanunumuzun 583. MaddesindeKefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe  geçerli olmaz demektedir. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.


Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.


III. Eşin rızası


Yeni Borçlar Kanunumuzun en çok tepki ve yorum alan 583. Maddesindeeşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.

Kefaletin türleri nelerdir?

1. Adi kefalet

Borçlar Kanunumuzun 585. MaddesindeAdi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça, kefili takip edemez. Ancak, aşağıdaki hallerde doğrudan doğruya kefile başvurabilir:


1. Borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması.


2. Borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi.


3. Borçlunun iflasına karar verilmesi.


4. Borçluya konkordato(İflas anlaşması; Bir şirketin borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi ve bunu ilan etmesi ve sonrasında alacaklıların alacaklarını belli bir plana göre tahsil edebilmeleri için kendi aralarında bir anlaşma yapmaları.) mehili verilmiş olması.


Alacak, kefaletten önce veya kefalet sırasında rehinle de güvence altına alınmışsa, adi kefalette kefil, alacağın öncelikle rehin konusundan alınmasını isteyebilir. Ancak, borçlunun iflasına veya kendisine konkordato mehili verilmesine karar verilmişse, bu hüküm uygulanmaz.Sadece açığın kapatılması için kefil olunmuşsa, borçlu aleyhine yapılan takibin kesin aciz belgesi alınmasıyla sonuçlanması veya borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle gelmesi ya da konkordatonun kesinleşmesi durumlarında, doğrudan doğruya kefile başvurulabilir. Sözleşmede, bu durumlarda alacaklının, önce asıl borçluya başvurmak zorunda olduğu kararlaştırılabilir.


2. Müteselsil kefalet

Borçlar Kanunumuzun 586. Maddesinde kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Alacak, teslime bağlı taşınır rehin veya alacak rehini ile güvenceye alınmışsa, rehinin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehinin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hakim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehili verilmesi hallerinde, rehinin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir.


3. Birlikte kefalet

Borçlar Kanunumuzun 587. Maddesinde birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur.


Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olur. Ancak, bir kefil, kendisiyle birlikte daha önce veya aynı zamanda müteselsilen yükümlü bulunan ve Türkiye’de takip edilebilen bütün kefillere karşı takibe girişilmiş olmadıkça, kendi payından fazlasını ödemekten kaçınabilir. Bir kefil, bu hakkı, diğer kefillerin kendi paylarını ödemiş veya ayni güvence sağlamış olmaları durumunda da kullanabilir.Aksine anlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiş olmaları ölçüsünde, diğer kefillere karşı rücu hakkına sahiptir. Bu hak, borçluya rücudan önce de kullanılabilir.


Alacaklı, kefilin aynı alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz olduğuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur.


Birbirlerinden bağımsız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri, kefalet borcunun tamamından sorumlu olur. Ancak, borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça, diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahiptir.


4. Kefile kefil ve rücua kefil


Borçlar Kanunumuzun 588. maddesinde alacaklıya, kefilin borcu için güvence veren kefile kefil, kefil ile birlikte, adi kefil gibi sorumludur.


Rücua kefil, kefilin borçludan rücu alacağı için güvence veren kefildir.

NEVZAT ERDAĞ

https://www.nevzaterdag.com