Bankaların yurt dışından sağladığı kredilerde vergi konuları

Bankaların yurt dışından sağladığı kredilerde vergi konuları

Türkiye’deki bankaların yurt dışından sağladığı kredilerde; kredi veren kurumların banka ve finans kurumu olup olmamalarına göre vergilendirme durumu farklılaşabilmektedir.

Bankaların yurt dışındaki banka veya finans kurumlarından yaptığı borçlanmalarda herhangi bir vergi masrafı çıkmamakta iken; banka veya kredi kuruluşu olmayan kurumlardan sağlanan kredilerde duruma göre bazı extra maliyetler ortaya çıkmaktadır.

Aşağıda açıklanacağı üzere; Türkiye’de kurulmuş/faaliyet gösteren şirketlerin yurt dışından sağladıkları kredilerle ilgili vergi yükü ve maliyetleri, finansman sağlanan yurt dışı kurumun banka veya banka dışı bir kurum olup olmamasına göre farklılaşmaktadır.

Kurumlar Vergisi Kesintisi (Stopaj):

Mevzuatımıza göre yurt dışında kurulmuş ve yurt dışında faaliyet gösteren dar mükellefiyete tâbi kurumlara nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen “alacak faizleri” prensip olarak %10 oranında Kurumlar Vergisi Tevkifatına tabidir.

Ancak, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı[1] ile;

-Yabancı devletlerden,

-Uluslararası kurumlardan,

-Yabancı bankalardan,

-Bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü kredi için ödenecek faizlerden yapılacak vergi stopajı % 0 (sıfır) olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla yukarıda belirtilen kuruluşlardan temin edilen kredilere ilişkin faiz ödemelerinde herhangi bir vergi kesintisi yapılması söz konusu değildir.

Kararnamedeki “yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan” ne anlaşılacağı açıktır. Bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlar ifadesinden ise; mukimi bulundukları ülke mevzuatına göre finansal kaynak sağlamaya yetkili olan ve esas faaliyet konuları arasında “kredi vermek” olan kurumları anlamak gerekir. Böylece sahip oldukları izin veya ruhsat çerçevesinde mutad olarak kredi vermek, finans sağlamak işleri ile iştigal eden ve bu faaliyetlerin sadece kendi grup veya holding şirketlerine münhasır olmayan şirketler bu kapsamdadır. Örneğin bu durumda; bir şirketler topluluğuna dahil bir kredi/finans firması, grup dışı şirketlere de kredi verebiliyorsa bu kuruma ödenen faizler için Kurumlar Vergisi kesintisi söz konusu olmayacaktır. Bankaların yurt dışı sendikasyon kredilerinde, yurt dışı bankaların yanısıra, bu şekilde faaliyet gösteren finans kurumları da sendikasyona dahil olarak kredi verebilmektedirler.

Burada bir hususa daha değinmek yararlı olacaktır. 2009/14593 sayılı Kararname’nin “5/a)” bendinde açıkca “her türlü krediler” denilmiş iken bir sonraki (b) bendinde “ikincil sermaye benzeri kredileri ile sekuritizasyon kredileri” için %1 vergi kesintisi öngörülmüş olması hukuki tartışmaları da beraberinde getirmekte ve bankaların bu türden kredilerdeki maliyetlerini arttırmaktadır. Burada grup şirketlerinden sağlanan bu nevi kredilerde bir vergi stopajı olması anlamlı olabilir. Ancak bunun dışındaki krediler için vergi stopaj oranının % 0 (sıfır) olarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

Özellikle ikincil sermaye benzeri krediler vadesi uzun olan ve borçlanan firmaya bazı rahatlıklar ve ayrıcalıklar veren bir borçlanma türüdür. Bankalar, başka bankalardan (ortağı olan bankalar dâhil) sağladığı kısa vadeli krediler için %0 vergi kesintisi yaparlarken, sermaye benzeri statüsünde olan ve vadeleri 5 yıldan 20 yıla kadar değişen krediler için % 1 vergi kesintisi yapılacağının öne sürülmesi, bankaların mali yapılarını güçlendirme ve yurtdışı uzun vadeli finansman teşviki politikası ile uyuşma sağlamamaktadır. Ayrıca tahvil yoluyla yapılan; 5 yıldan uzun vadeli borçlanmalarda, Bankacılık Kanunu mevzuatı açısından “ikincil sermaye benzeri kredi” mahiyetinde olsa dahi vergi kesintisi % 0 (sıfır)’dır. Dolayısıyla bu çelişkinin giderilmesi uygun olur.

Yukarıdaki açıklamalarımız dış kaynak sağlanan kurumların yurt dışı bankalar ve finans kurumları olduğu durumdur. Ancak banka ve finans/kredi kuruluşları dışında kalan yurt dışı firmalara (Örneğin; yurt dışındaki ana şirket veya bir grup şirketi veya mensup olduğu grup dışına kredi verme yetkisi olmayan finans kurumu) ödenen kredi faizleri %10 Kurumlar Vergisi stopajına tabidir. Faiz ödemesi safhasında Türkiye’deki firma tarafından kesilen vergi tutarının, ilgili vergi dairesine muhtasar beyanname verilmek suretiyle ödenmesi gerekmektedir.

Ayrıca, ilişkili şirketlerden sağlanacak kredi üzerinden hesaplanması gereken faizin emsal faiz oranlarına uygun olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Aksi halde “transfer fiyatlandırması” kuralları devreye girer ve ödenen faizin (ve kur farkının) emsalleri aşan kısmı (örtülü kazanç dağıtımı) firma tarafından vergi matrahından düşülemez.

Damga Vergisi:

Türkiye’deki firmalar, yurt dışındaki bir bankadan veya yurt dışı kredi kurumundan kredi aldıklarında düzenlenen sözleşmeler Damga Vergisi’nden istisnadır.

Ancak bankalar, uluslararası kredi kurumları ve finans kuruluşları dışındaki kuruluşlardan yapılan borçlanmalarda sözleşmeler nispi esasta Damga Vergisi’ne tabidir.

Bankalar, Damga Vergisi ödenmemiş belgeleri işleme aldıkları takdirde ödenmeyen vergi ve cezadan sorumlu olurlar. Bu nedenle; firmadan, sözleşmeye ait Damga Vergisi’nin makbuz mukabili yatırıldığına dair beyan çerçevesinde, banka şubesinin Damga Vergisi kaşeli sözleşmeyi görmesi gereklidir.

Katma Değer Vergisi (KDV):

Banka ve finans kurumu dışındaki yurt dışı firmalardan yapılan borçlanmalarda KDV ödenmesi de gündeme gelebilmektedir.

Öncelikle belirtecek olursak; yurt dışındaki bankalardan veya kendi ülkesinin mevzuatına göre ana faaliyet konusu finansman sağlamak olan ve bu doğrultuda kredi vermeye yetkili olan finans kurumlarından yapılan borçlanmalarda herhangi bir KDV ödenmesi söz konusu değildir. Çünkü bu kurumlar yurt dışında da olsalar Türkiye’deki BSMV’ye tabi finansal kurumlar olarak değerlendirilmektedirler.

Ancak, kredi veren banka veya finans kurumu değil ise KDV ödemesi çıkmaktadır. Başka deyişle yurt dışındaki banka ve kredi kuruluşları dışındaki kurumlara (Örneğin yurt dışındaki ana/parent/holding şirket veya bir grup şirketi) ödenecek kredi faizi üzerinden, Türkiye’deki firma tarafından sorumlu sıfatıyla %18 oranında KDV hesaplanarak 2 No’lu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi ve tahakkuk eden verginin ödenmesi gerekmektedir.

-Bu şekilde beyan ve ödenen KDV tutarı, reel sektör firmasının 1 No’lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılarak mahsup edilir. Böylece kredi kullanan şirket açısından bir maliyet oluşmaz, sadece ödeme ve mahsup tarihleri arasında farklılık olursa zamansal açıdan finansal etki yapar.

-Bu borçlanmayı Türkiye’deki bir banka yaptığında ise faiz üzerinden %18 oranında ödenecek KDV bankaya extra masraf olur. Çünkü bankalar BSMV mükellefi olduğundan KDV sistemindeki “indirim” imkanına sahip değildirler.

[1] 12/1/2009 tarihli ve 2009/14593 sayılı Karar, Madde: 5/a (3 Şubat 2009 tarihli ve 27130 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.)

Mehmet Bingöl

finansgundem.com