HALK OZANI AŞIK YAŞAR REYHANİ

HALK OZANI AŞIK YAŞAR REYHANİ

HALK OZANI AŞIK YAŞAR REYHANİ HAYATI VE ŞİİRLERİ

10 Aralık 1932 tarihindeHasankale’nin Alvar köyünde doğdu. Asıl adı Yaşar Yılmaz’dır. İran’dan göçen babası önce Kars’a daha sonra Erzurum’a yerleşti. Aşık Reyhani’nin çocukluğu köyünde geçti. Zaman zaman komşu köylere gitme olanağı bulduysa da daha başka yerlere gidemedi. Okuma yazmayı okula gitmeden öğrendi. Sonraki yıllarda ise dışarıdan sınava girerek diploma aldı.

Küçük yaşlarda köyüne gelen aşıklardan etkilendi. Hem aşıklardan dinleyerek hem de eline geçen kitapları okuyarak birçok halk hikayesini öğrendi. Kendi aşıklığı ve şiir yazmaya başlaması 18 yaşından sonradır.

Reyhani, rüyasında gördüğü bir kıza aşık oldu. Kısa bir süre sonra da kızı kaçırdı. Birkaç ay geçmeden evliliği geçimsizliğe ve huzursuzluğa dönüştü. Bunun üzerine karısının ailesi kızlarını alarak başka biriyle evlendirdiler. Aşık Reyhani, bu dönemden sonra Dertli mahlasıyla şiirler yazmaya, türkü söylemeye başladı. Ancak bu mahlası uzun süre kullanmadan, Bayburtlu Hicrani tarafından Reyhanimahlası verildi.

Konya Aşıklar Bayramına aralıksız katılan 7 aşıktan biridir. Eski aşıkların dışında, yetiştiği Huzuri BabaNihaniCevlaniEfkari ve Gülistan Çobanoğlu gibi aşıklardan gelenek ve usul öğrendi.

İran’dan Avrupa’ya birçok ülkede türkü söyleyen Aşık Reyhani, katıldığı yarışmalarda da birçoğu birincilik olmak üzere çeşitli ödüller aldı. 1980’li yılların başında Erzurum’da bulunan Doğu Ozanları Derneğinin başkanlığına getirildi.

Aşık Reyhani birçok ülkeye konser ve konferanslara katılmak üzere çağrıldı. Ayrıca ABD’nin Michigan Üniversitesinde katıldığı bir konferanstan sonra kendisine fahri öğretmenlik unvanı verildi.

Şiirleri birçok gazete, dergi ve araştırmada yaralan, çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılan Aşık Reyhani’nin, şiirlerinin bir bölümünü topladığı »Alvarlı Reyhani« (1962), »Böyle Bağlar« (1966), »Kervan« (1988) ve bazı düşünce ve şiirlerinden oluşan »Şu Tepenin Arkasında« adlı kitapları, Dilaver Düzgüntarafından hazırlanan »Aşık Yaşar Reyhani«, (1997) ve Ozan Yusuf Polatoğlutarafından hazırlanan »Mızrabın Istırabı, Aşık Reyhani-Hayatı ve Şiirleri«, (2003) adlı kitaplar bulunmaktadır.

Bursa'da öldü ve orada toprağa verildi.

Olsaydı

Alemde bahtiyar insan olurdum

Keşfedip kusurum gören olsaydı

Umut var ki aradığım bulurdum

Bir kez doğru yol gösteren olsaydı

 

Belki bir er idim erlik çağımda

En yakın sevdiğim en uzağımda

Herbir çiçek bulunurdu bağımda

Zamanı geçmeden deren olsaydı

 

Katılsaydım bir alimin yanına

Götürseydi beni şah divanına

Diz çökseydim bir kamilin önüne

Hayvan mı insan mı soran olsaydı

 

Reyhani der dosttan bekle yardımı

Bilmem tabip saracak mı sardı mı

Ben söylesem o dinlese derdimi

Doğru söz söyleyen yaran olsaydı

 

Başlar

Bekle ağaç meyve versin

Taş ondan öteye başlar

Mevsim sonbahara ersin

Kış ondan öteye başlar

 

Üç kapıyı açacaksın

Dört pınardan içeceksin

Altı şartı seçeceksin

Beş ondan öteye başlar

 

Gel gülü yandırma bülbül

Önce ağla sonradan gül

Ölüm en son nokta değil

İş ondan öteye başlar

 

Reyhani can yakacağın

Tükenmedi çekeceğin

Asıl gözden dökeceğin

Yaş ondan öteye başlar

 

Koklaya koklaya

Gel yarim yeter bekledim

Gülü koklaya koklaya

Gözlerime yaş ekledim

Seli koklaya koklaya

 

Bir derdime bin ekledim

Aşkın boynuma yükledim

Seherde haber bekledim

Yeli koklaya koklaya

 

Gurbet gezdim adım adım

Asla olmadı muradım

Sırma saçın hatırladım

Teli koklaya koklaya

 

Reyhani'yim bak zamana

Kara bağrım yana yana

Kerem oldum Aslı Hana

Külü koklaya koklaya

 

Çevirdi beni

Şu kahpe zamanın yersiz akışı

Sürüsüz çobana çevirdi beni

Tersine gözlerin aksi bakışı

Dost iken düşmana çevirdi beni

 

Seher yeli aksi haber bildirdi

Ağladığım düşmanımı güldürdü

Poyraz yeli küme küme kaldırdı

Buğdaysız samana çevirdi beni

 

Gerçeği bilerek sakla dediler

Misal-i Mecnunlar örneği çöller

Köküme göz dikti kara cahiller

Budaksız ormana çevirdi beni

 

Gönül düşman derken bakış dost derken

Bulut nara atıp rüzgar es derken

Biri konuş derken biri sus derken

Akıllı hayvana çevirdi beni

 

Reyhani der kahpe zaman sert döndü

Namert dönse gam yemezdim mert döndü

Rakip ağır geldi hakem sırt döndü

Yenik pehlivana çevirdi beni

 

Bir kara gözlü yar

Bir kara gözlü yar yıllarca evvel

Berrak bir pınarın başında idi

Peri kadar saçlı huriden güzel

Durgun yüzlü on dört yaşında idi

 

Tam on dört gecelik ayın yarısı

Pembe tül altından sızan sarısı

Adım adım takip eden birisi

Her dakka her saat peşinde idi

 

Sonra onu ben yitirdim el buldu

O zaman gönlümde yol iki oldu

Üç yıl sonra sordum dediler öldü

Hayali bir mezar taşında idi

 

Ben yine o yüzü görürüm bazı

Başka zaman değil çalınca sazı

Satırıma yazdığım gün o kızı

İlham hızı çatık kaşında idi

 

Reyhani'yim derdim izah etmeye

Yüz yıl yazsam imkanı yok bitmeye

Bülbülümü koymadılar ötmeye

Mevsim elli birin kışında idi

 

Aman gazeteci gel bizim köye

Aman gazeteci gel bizim köye

Bizden olan türlü halleri de yaz

Yalniz saçliyi basliyi degil,

Uyuzu, koturu, kelleri de yaz.

 

Tütmez oldu köyümüzün bacasi

Ne gündüzü belli ne de gecesi

Dokuz yildir Alamanya'da kocasi

Çoluklu çocuklu dullari da yaz.

 

Zannetme ki bütün millet bütündür

Bilmez misin bir tarafi yetimdir

Senin için sark hizmeti çetindir

Uzaktan görünen illeri de yaz.

 

Vallahi doguda yasamak hata

Bir köyde bir aga biniyor ata

Bir bas kirar on bin verir avukata

Ifadeden aciz dilleri de yaz.

 

Benim neme lazim koskoca irmak

Çünkü taksimimde var susuz durmak

Senin bahsettigin ojeli parmak

Içi nasirlanmis elleri de yaz.

 

Bir de tennezzül et bizim köyde yat

Gel sor sorustur, derdimiz kat kat

Tas koyulmamis Kars'a bir göz at

Ardahan'a gitmez yollari da yaz.

 

Reyhani'yim ne karali yazim var.

Ben insanim bir çok seyde arzum var.

Ne yazik ki kirilmis bir sazim var

Üstünde yaslanmis telleri de yaz.

Beni

Ben gerçeğim yanlış fikir olamam

Onun çün kenara yazarlar beni

Ben beni kendimde arar bulamam

Bulursa soysuzlar ezerler beni

 

Ben kolu bağlıyam kolum çözmeyin

Ben hasta olursam ilaç ezmeyin

Beni kalbe yazın taşa yazmayın

Çünkü o bir taştır kazarlar beni

 

Ben bana çok dersem elbet yok benem

Ben beni yok gördümse çok benem

Ben beni bildimse enelhak benem

Nesimi demeyin yüzerler beni

 

Ben aşığım ağzı sözlü kalayım

Ben ozanım eli sazlı kalayım

Dokunmayın bana gizli kalayım

Reyhani'yim birgün çözerler beni

 

Benim gibi

Bir dertsiz diyara varmak istedim

Gördüm yürüdüğüm yol benim gibi

Mecnun gibi bir Leyla'yı aradım

Sitemle yaralı çöl benim gibi

 

Varsa maharetin meydanıma çık

Yaralı avcıyım ceylanım kaçık

Gurbet tabutunda gözlerim açık

Eğer aşık isen öl benim gibi

 

Reyhani'yim hasret gözüm süzüldü

Göz gördü el yetmez bağrım ezildi

Kemiğim çürüdü derim üzüldü

Var mı bu alemde kul benim gibi

 

Bana derler

Bana derler aşık derdini söyle

Bu bir sırdır emanettir veremem

Belki dağlar kadar büyümem amma

Cevizin de kabuğuna giremem

 

Hasta odur sabır ile inleye

Evlat odur nasihati dinleye

Bundan sonra zevkle bakmam aynaya

Çünkü onda iç yüzümü göremem

 

Kulaksız işitmek dilsiz ifade

Canım cananındır edem iade

Vücut bir camidir vicdan seccade

Onun bunun çıkarına seremem

 

Reyhani'yim zamanım yok gülmeye

Doğar iken boyun eğdim ölmeye

Azrail gelmesin canım almaya

Bir canım var cananındır veremem

Bahar gelsin

Bahar gelsin su daglara gideyim

Belki derdimize çare bir çiçek.

Toplayip devsirip harman edeyim

Açilan yarami sara bir çiçek.

 

Çünkü o da bir çiçegin delisi

Kelebektir böceklerin alisi

Yesil yamaç tabiatin halisi

Nakis dökmüs ara ara bir çiçek

 

Kara tasta ala geyik sesi var

O geyigin issiz tasta nesi var

Kavalin bir aci inlemesi var

Çobani düsürmüs zara bir çiçek.

 

Ben de bir asigim Reyhani adim

Sorun çiçeklere az mi yalvardim.

Benim tabiatttan bir tek muradim

Götüreyim nazli yara bir çiçek.

 

HAZIRLAYAN: MEHMET SÜLÜN

MEDYA YENİGÜN GAZETESİ