KIDEM
TAZMİNATI FONU İŞÇİ VE İŞVERENİN NABZINI ÖLÇER Mİ?-1
VEDAT İLKİ
Sosyal Güvenlik Uzmanı
[email protected]
İşçi sendikaları kırmızı çizgimiz diyor,buna rağmen işin gerçek yönü
kıdem tazminatı hakkına erişimi güvenceye alacak düzenlemelerin hayat bulması
hedef alınmalıdır.
2 Yıl önce Fon ortaya atıldığında;
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu
"Mutabakat yoksa bu haliyle
devam etsin" , Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK)
"mutabakat sağlanmadığı sürece kıdem tazminatında değişiklik
yapılmamalı" diyerek tartışmayı sonlandırmıştı.
Üç önemli İşçi Sendikası,Türk-İş,DİSK Kıdem Tazminatı son kalemiz
diyerek kırmızı çizgisini korumayı hedeflerken,Hak-İş ise "var olan olumlu yönler korunarak
olumsuzlukları giderecek bir formül üzerinde çalışılmalı" üzerinde
durabiliyor.
KIDEM
TAZMİNATI NEDİR?
Çalışanın iş sözleşmesinin yasada belirtilen şartlar gerçekleşmesi
halinde feshi ile,çalıştığı süre,ücret ve diğer hakları dikkate alınarak
yıpranması karşılığında ödenen maddi yaptırımdır.
Ø İşyerinde
yıpranmasının ve işini kaybetmesi,
Ø İşçinin
uzun süre çalıştığı işyerinden ayrılırken ,işveren tarafından dürüst çalışması
karşılığında ödüllendirilmesi,
Ø İşveren
için işten çıkarılacak işçilerde,maliyeti göz önüne alarak çalışanın iş
güvencesi denilebilir.
KIDEM
TAZMİNATI NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI
Cumhuriyetin kurulmasından sonra sanayinin gelişmesiyle birlikte işçi
işveren ilişkilerini düzenlemek, Türk işçileri iktisadi ve hukuki açılardan
korumak maksadıyla 1936 yılında İş Kanunu kabul edilmiştir.
3008 sayılı İş Kanununda “Bütün işçiler hakkındaki fesihlerde, beş
seneden fazla olan her bir tam iş senesi için ayrıca 15 günlük ücret tutarında
tazminat verilir” denilmek suretiyle kıdem tazminatı iş hukukunda yerini
almıştır. 1950 yılında yapılan değişiklikle üç yıla indirilmiştir. Ayrıca kıdem
tazminatına hak kazanabilmek için iş sözleşmesinin belirli şartlar altında
feshedilmesi kuralı getirilmiş, fesih sebebi ne olursa olsun her şartta kıdem
tazminatı alabilme olanağı ortadan kaldırılmıştır.
1967 yılına gelindiğinde 931 sayılı İş Kanunu kabul edilerek 3008
sayılı İş Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. 931 sayılı İş Kanunda kıdem
tazminatına hak kazanabilmek için gerekli süre üç yıl olarak korunmuş ve
tazminat tutarı on beş günlük ücret olarak kalmıştır. Kıdem tazminatı almaya
hak kazanan bir işçinin ölümü halinde bu tazminatın işçinin kanuni varislerine
ödeneceği belirlenmiştir. Ayrıca askerlik hizmeti sebebiyle iş sözleşmesini
feshi haline kıdem tazminatına hak kazanılacağı hükmü getirilmiştir.
1475 sayılı İş Kanunu, 1971 yılında yürürlüğe konulmasıyla kıdem
tazminatına hak kazanmak için gerekli kıdem süresi üç yıldan bir yıla
indirilmiştir. Ayrıca her bir tam yıl için ödenecek kıdem tazminatı miktarı 15
günlük ücret tutarından 30 günlük ücret tutarına çıkarılmıştır. İlk kez kıdem
tazminatına tavan getirilmiştir. Kıdem tazminatına esas alınacak ücretin tanımı
yapılmış, bu ücrete yapılabilecek ekler belirlenmiştir. Kadın işçilerin
evlendikleri tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzuları ile işten
ayrılmaları halinde kıdem tazminatından yararlanmaları sağlanmıştır. Yaş
haddini beklemeksizin prim ödeme gün sayısını dolduran işçilerin kendi
istekleriyle işyerlerinden ayrılmaları halinde de kıdem tazminatı ödenmesi esas
kabul edilmiştir . 10.6.2003 tarihinde çalışma hayatını düzenleyen 4857 sayılı
İş Kanunun yürürlüğe girmesi ile 1475 sayılı İş Kanunu yürürlükten
kaldırılırken, kıdem tazminatı fonuna ilişkin kanunun yürürlüğe gireceği tarihe
kadar 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı
hakları saklı tutulmuştur.
İŞÇİNİN
KORKUSU!
Kıdem tazminatı işçi için en önemli sorunun başında aylık fona
yatıracağı oranın %8,3 ten daha az olması durumu çalışanlar açısından mevcut
haklarının daha kötüye gitmesi olarak görülür.
Fon da biriken paranın değerlendirilmesi,geri alabilme şartlarında
oluşacak yasal düzenlemeler,mevsimlik işlerde sürenin kapatılması
sıkıntısı,Kısmi ve Çağrı üzerine çalışmada ortaya çıkabilecek hak kayıpları.
Mevcut çalışanların fona geçiş süreçleri,emeklilerin fona aktarılması
.
Eski çalışanların haklarının yeni sistemle entegre esasları.
Eski sisteme göre kıdem tazminatının alınmasındaki mevcut şartların
ortaya çıkmasında alınmaması yada fona aktarılması gibi işverenin birikmiş bu
yüke sıcak bakmaması.
Yeni sisteme geçmeyi tercih eden ,geçmiş kıdem tazminatlarının nasıl
bir uygulamaya tabi olacağı oldukça karmaşık bir konu ve farklı problemlere
sebep olabilecek niteliktedir. Fon tarihinden önce çalışmaya başlamış kıdemli
çalışanlar ,işverenlerin fonlu sisteme geçiş aşamasında anlaşamamaları
muhtemeldir. İşverenler işçilerin kıdem tazminatına hak eder şekilde iş sözleşmesinin
sona erip ermeyeceğinin şimdiden kestirmenin zor olacağı görüşünden hareket ile
çalışana çok az oranda kıdem tazminatı ödemek isteyeceklerdir. Çalışanlar ise
kendilerine yapılacak ödemenin yüksek olmasını isteyeceklerdir ve bir sorun
alanı oluşacaktır. Bununla birlikte yeni sisteme geçiş sırasında kıdemli
çalışanlara uzlaşı yoluyla belirlenecek olan kıdem tazminat oranını ödeyecek
mali gücü olmayan işletmelerde sorunun nasıl çözülebileceği ayrı bir konu
olarak ortaya çıkacaktır. Çözüm için en kolay yol yeni sisteme geçenlerin
geçmiş tazminatlarını eski sistemin kurallarına tabi kılmaktır. Ancak bu seçim
eski sistemin olumsuz etkilerinin bir süre daha devam etmesine yol açabilir.
FONLARA
GÜVENMİYORLAR
Fonun iyi yönetilmeyeceği endişesi,başka kaynaklara aktarılması,fondan
yararlanma şartlarının zorlaştırılması yönüyle güvenmiyorlar(İşçi Sendikaları
da bundan endişe duyuyor)
İşçinin iş güvencesi ortadan kalkarak,işçinin keyfi işten çıkarılması
gündeme gelebilir.
DİĞER YAZILARI
-KIDEM TAZMİNATI FONU MASAYA GELİYOR
-Sıfır işçi sayısı asgari ücret desteğinde nasıl dikkate alınıyor?
-SSK ve Bağ-kur'dan yeni emekli olanlar dikkat!
-MUHTAÇ YAŞLILIK AYLIĞI ARTTI